CultureDünyadanDünyadan Kültür-SanatDünyadan YaşamEn FrançaisPolitika-TarihPolitique-HistoireSociété

1789 Fransız Devrimi’nden 2023 Nahel’e


Fransa’nın geçmişten günümüze devamlı mücadele içinde olduğunu görmekteyiz. Peki bu durum aslında hangi olaya dayanmaktadır ? Elbette herkesin ilk aklına gelen Fransız Devrimi. Bana göre Fransız Devrimi’nin gölgesinde ilerleyen ve neredeyse her 6 ayda bir çıkan kargaşalar, isyanlar istediklerini elde etme konusunda oldukça ısrarlı bir halk kitlesinden başka bir şey değil. Politik açıdan baktığımızda 1789 Fransız Devrimi büyük bir halk hareketleri ile baş gösterdi fakat sosyolojik yönünde ise bu hareketler kaba kuvveti içinde barındıran bir özgürlük mücadelesiydi. Ayaklanma, Orta sınıfın ve halk sınıfının kraldan yeni bir eşitlikçi anayasa talep etmesi ve bunun reddedilmesi ile 14 temmuz 1789’da Bastille Hapishanesi’ne saldırısıyla baş gösterdi. Tüm mahkûmları serbest bırakan halk hareketi özgürlükçü söylemleri ile o meşhur sloganı ortaya koydu. LIBERTÉ, ÉGALITÉ, FRATERNITÉ OU LA MORT” ( Ya Özgürlük, Eşitlik, Kardeşlik ya da Ölüm!). Bu slogan ile bütünleşen devrim, zafere giden her yolun mübah olduğunun tam bir kanıtı olarak karşımıza çakmaktadır. İlerleyen süreçte Halkın eşitlikçi söylemleri tüm dünya ülkelerine idol oluşturmuştur ve devrim hareketlenmeleri tüm dünya ülkelerinde görülmeye başlamıştır.

Medyanın globalleşmesi ile daha çok haberdar olduğumuz Fransa gündemi son bir kaç yıldır oldukça çalkantılı geçmektedir. 2018 yılına baktığımızda sarı yeleklilerin protestoları ile karşılaşırız. Hatırlarsanız yaklaşık 300 bin kişinin katılımıyla son yılların en büyük şiddet olayları yaşanmıştı ve bir çok kamu malı zarar almıştı. Paris merkezli eylemler polise karşı mücadele ve çevre şehirlere hatta ülkelere bile sıçramıştı. Amaç yükselen akaryakıt fiyatlarına tepki göstermek olarak başlamış lakin oldukça çirkin bir hal almıştır. Fransa’daki eylemlerin, bir sonu olduğunu düşünmüyorum. Yolunuz düşüp Paris’e giderseniz sıklıkla metroların eylemler yüzünden çalışmadığına şahit olursunuz . Bu durum bir “parisienne” için oldukça normal karşılansa da bir İstanbullu için oldukça büyük bir problem var demektir. Yine yakın tarihte benzer olayların yaşandığını da görmekteyiz. Türkiye’nin uzun bir süre gündeminde olan EYT, Fransa’da da bir çok protestoya sebep olmuştu Macron hükümetinin emeklilik yasasını diretmesi eylemlere sebep olmuştur. Tabi sonunda yine eylemcilerin başarısı ile yasa kabul almıştı.


Şimdi ise Cezayir asıllı bir vatandaş olan 17 yaşındaki Nahel’in polisin dur ihbarına karşı durmaması üzerine ateş atılarak ölmesi Paris sokaklarını birbirine kattı. Olayın aslına baktığımızda ehliyeti olmadan sürücülük yapan Nahel, 2021’den bu yana dur emrine uymayı reddettiği için beş polis kontrolüne tabi tutulmuştu.

Ailesi ve yakın çevresi Nahel için nazik ve iyi bir çocuktu olarak anarken, büyükannesi Nadia eylemler hakkında yorumu ise gerçekle daha ilişkili halde. “Dükkanları, otobüsleri ve okulları yok etmelerini istemiyoruz. Nahel’i bahane ediyorlar. Ortalık sakinleşsin istiyoruz.” ifadelerini kullandı. Nadia, torununu öldüren polis için yapılan bağışların içini sızlattığını belirtti. Lakin içinde polis nefreti barındığını asla dile getirmeyen ailesi durumların bu hale gelmesinden oldukça hoşnutsuz olduğunu söylememiz mümkün.
Nahel’in anısına “Beyaz Yürüyüş” yapıldı ve binlerce kişi, cezasızlığa ve polis şiddetine karşı yürüdü. Nahel’in annesi ise, “Nahel için Adalet” yazan beyaz bir tişört giyerek kalabalığa el salladı ve içimizi sızlattı.

Polis nefreti artarken, peki gerçek ne? Nahel’e ateş açarak öldüren polisin ‘kasten öldürme’ gerekçesiyle tutuklu yargılanacağını belirtilmişti. Kıvılcım bu kararla sönmedi daha da alevlendi. Eylemcilerin ortaya çıkması ve her yeri yakıp yıkmaları çözüm arayışından çok uzak olduğu aşikar. Lüks mağazaların yağmacılığa karşı önlemler almaya başlaması, sokakların daha çok tehlikeli hale gelmesi, kamu malların tahrip oluşu bunların aslında bir kanıtıdır. 1789 söylenen “LIBERTÉ, ÉGALITÉ, FRATERNITÉ OU LA MORT” sloganı güncelliği koruyarak bir adım ileriye geçemediğini görüyoruz.

Hali hazırda Macron hükümeti polis kuvvetlerinin sokağa inip müdahalesine sürekli olarak takviye yapmaktadır. İlerleyen süreçte bu durum unutulur lakin eylemler her zaman devam eder. Fransa cumhuriyeti, eylemler ve kaos ile beslenerek kurulmuştur gelecekte de böyle devam edeceğini, kısır döngüsünden vazgeçmeyeceğini öngörebiliriz.

Beyza Van

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu