Fransa’nın Nabzı

Macron Halka Karşı : Fransa’nın Nabzı 120

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, haftalarca süren yoğun sosyal gerilimin ardından çarşamba günü nihayet sessizliğini bozdu. Macron “yıl sonundan önce” uygulanmasını istediği emeklilik reformu hakkında hiç pişmanlık duymadığını söyledi.

Macron’un bir şeye pişmanlığı vardı. Yeni yasayı haklı çıkarmak için argümanlarını tekrarladığı bu yayın esnasında, “insanları bu reformun gerekliliği konusunda ikna edememiş olmanın” olası bir pişmanlığını kabul etti ve “Bu reform bir zevk değil, bir lüks değil, bir gereklilik.” diyerek, emeklilik fonlarının mali açıdan kötüleşmesine ve nüfusun yaşlanmasına atıfta bulundu.

Geçen hafta hükümet Anayasa’nın 49/3 maddesinin yürürlüğe konmasını yani milletvekillerinin oylarına gerek kalmadan yasanın meclisten geçirilmesini amaçladı. Halkın öfkesi, dört elle sarıldıkları demokratik ilkelerin hiçe sayılması, halka rağmen siyaset yapılmasına karşı yükseldi. Fransızlar belediye binaları dahil şehirleri ateşe verdi.

Fransa’dan gelen görüntüler bu kitlesel eylemlerin Macron geri adım atana kadar süreceğini gösteriyor. Halkın büyük bir bölümünün karşı olduğu bu yasanın geri çekilmesine karşı 300 Fransız sanatçı da başkana açık mektup gönderdi.

Mesele tabi ki emeklilik yaşının 62’den 64’e yükselmesi değil. En azından artık değil.

Macron’un halka karşı ısrarcı olmasının dört temel sebebi var.

İlki, emeklilik yaşını ortalama yaşam süresine göre belirleyen hükümetler (Macron’unki gibi) sınıf savaşına girmiş oluyor. 1930’da en zenginler en fakirlerden 5 yıl daha uzun yaşayabilirlerdi. Bugün ise en az 13 yıl daha uzun yaşıyorlar. İşçi sınıfı emeklileri için 2 yıl önce emekli olmak yaşamlarının son yılları için oldukça önemli. Bir diğeri de ortalama ölüm yaşının artmasıyla daha fazla yıl emeklilik maaşının devlet tarafından ödenmesi.

İkinci olarak Macron bugüne kadar belki de en az halk desteğiyle seçilen başkan oldu. Örneğin her iki seçimin ilk turunda Macron %20’lik bir oya sahipti. İkinci turda rakibinin aşırı sağdan Marine Le Pen’in çıkması Macron’a olan “mecburi” desteği arttırdı. Bu yüzden halkın kendisine çok da sempati beslemediğini biliyor. Kendisini seçen halka minnet duymasına gerek olmadığını düşünüyor. Meclisten de hükümete verilen gensorunun reddedilmesinin ardından fütursuzluğuna devam edebilir.

Üçüncü nokta, Macron eski bir bankacı da olduğu için sermayenin desteğini aldı. Aldığı bu desteği hiçbir zaman unutmadı ve onların lehine yasaları çıkarmaya hazırdı.

Televizyonda alım gücünün konuşulduğu bir esnada güya çaktırmadan lüks saatini çıkarmaya çalışması artık halk kitlelerini umursamadığının göstergesiydi.

Son olarak, Macron vaatlerini finanse etmek için, emeklilik yaşının arttırılmasından beklenen kazanımları göz ardı edemiyor. Kamu açığını genişletmek dışında son tahminlerine göre, bu yasa “sayesinde” beş yıl sonra yaklaşık on beş milyar avro hükümetin cebinde kalacak.

Sokak siyaseti denince akla gelen ilk ülkelerden biri olan Fransa’da halkın öfkesini karşısına almayı göze alan Macron’un buradan kurtulmayı nasıl başaracağını, yasanın geri çekilmesinin olasılığı yüksek olsa bile halkın öfkesinin ne zaman dineceğini, bir sonraki seçime kadar beklenip beklenmeyeceğini göreceğiz.

Mert DEDECAN

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu