Fransızca Rap’e Giriş: 113-Tonton Du Bled
- 113… Bir grup adı olarak oldukça ilginç bir isim. Fakat hikayesi şöyledir:
113, 3 arkadaşın ( Rim’K, AP ve Mokobé) kurduğu bir Fransız rap grubudur. 1994 yılında Paris’te Val-de-Marne departmanının Vitry-sur-Seine komününde kurulmuştur. Grup üyelerinin gençliklerini geçirdiği bina numarası 113’tür. Yani grubun ismi buradan geliyor.
Grup artık etkinliğini yitirmiş durumda; fakat özellikle Rim’K solo çalışmalarına tam gaz devam ediyor.
Rim’K ise Cezayir kökenli bir aileden gelme, Paris doğumlu bir Fransız’dır. Berberi/Amazigh (özgür halk) kökenine kliplerinde vurgu yapar. Gasgster Rap ve “Rap Consient”, “Rap politique” dediğimiz yani politik ve sosyal içerikli şarkılar yapmaktadır. Yazımıza konu olan şarkısı Tonton Du Bled ise oldukça renkli, keyifli ve öğretici bir şarkıdır.
Tonton, dilimizde de kullandığımız gibi, baba, dede ve amca anlamlarına geliyor. Bled ise arapça “balad” yani köy, şehir anlamında; ama Fransızca’ya da geçen bu kelimenin asıl kullanımı memleket, doğulan yer anlamındadır.
Şarkımızda Tonton Du Bled derken Rim’K’nın asıl memleketi, yani Cezayir’in Tonton’u olarak anlıyoruz.
Bu şarkı aynı zamanda ilk çıktığı yılda rap kategorisinde, Fransa’nın en prestijli ödüllerinden biri olan “Victoires de la musique” Ödülü’nü kazandı.
Şarkı ve klip esas olarak Paris’ten Oran’a (Cezayir’in Akdeniz’e kıyısı olan bir şehri) olan bir yolculuktan ve memlekette geçen hadiselerden bahsetmektedir.
Nakarat
Je voulais rester à la cité, mon père m’a dit, la la la
Dans ce cas là je ramène tous mes amis, la la la
Alors dans une semaine je rentre à Vitry, la la la
J’irai finir mes jours là-bas, oua oua oua
Semtte kalmak istedim; ama babam bana dedi ki – Hayır, Hayır, Hayır
Bu durumda bütün arkadaşlarımı götüreceğim. – Hayır, Hayır, Hayır
Yani bir hafta içinde Vitry’e geri döneceğim. – Hayır, Hayır, Hayır
Ben orada hayatımı sonlandırırım. – Vah,vah,vah
Uzun bir yolculuktan bahsettiğimiz için benzinlikte tuvalet molasından bahsetmeyi de ihmal etmiyor.
Le plein de gasoil et de gazouz pour pas flancher
Bilel va pisser le temps que je fasse mon petit marché
Tükenmemek için dizel ve limonata doldurun.
Ben alışveriş yaparken Bilal hadi git işe.
Direction le port, deux jours le pied sur le plancher
Jusqu’à Marseille avec la voiture un peu penché
Plus 24 heures de bateau, je sais c’est pas un cadeau
Şarkının bu kısmında tarihsel bir rotadan bahsediliyor. Kuzey Afrika kökenli, ama daha çok Cezayir kökenli Fransızların memleketlerine dönmek için daha çok eskiden kullandıkları 2 günlük bir yolculuk. Marsilya’dan Oran’a arabalı vapurla 1 günde geçildiğinden bahsediyor.
Ve tabiî memlekete hediyesiz gidilir mi ?
Vu qu’à Paris j’ai dévalisé tout Tati
Je vais rassasier tout le village même les plus petits
Du tissu et des bijoux pour les jeunes mariés
Et des jouets en pagaille pour les nouveaux nés
Paris’te ki bütün Tati dükkanlarını soydum
Çünkü tüm köyü mutlu edeceğim, çocukları bile
Yeni evliler için bazı kıyafetler ve takılar
Ve bebekler için uğraşacak oyuncaklar.
Memlekette ise biraz klişelerden bahsediyor Rim’K.
Je suis sur la plage à Boulémat avec mon zinc et son darbouka
Dans la main un verre de selecto imitation coca
Dostum ve darbukasıyla Boulemat plajındayım.
Elimde Kola çakması Selecto şişesi. ( Selecto Fransa’da Cezayir marketlerinde de sıklıkla bulabileceğimiz, bizdeki Le Cola benzeri bir Kola çeşididir. Muz aromalısı oldukça güzeldir. )
On parle de tout et de rien, des Nike Air aux visas
De la traversée du désert au bon couscous de Yéma
Et mon cousin me dit “Karim te kiifeut eul zeut la?”
Il était tellement bon que j’ai jeté mon cirage en ras
Avec 2, 3 blédards on tape la discussion
Mahmoud ne peut pas s’empêcher de dire que je suis dans la chanson
L’un d’eux me dit “Moi je t’ai pa vu fi télévision”
Et l’autre me demande “Saha t3raf Michael Jackson?”
Nike Air’den vizelere kadar her şeyden, ama hiçbir şeyden bahsetmiyoruz.
Çölü geçmekten ninelerimizin iyi kuskusuna kadar.
Sonra kuzenim bana “Karim ot içiyor musun?” dedi.
O kadar iyiydi ki ayakkabı cilasını kafasına fırlattım.
2,3 köylü ile sohbet ediyoruz.
Mahmut onlara şarkı söyleyeceğimi söylemekten vazgeçemiyor.
İçlerinden biri, “Seni televizyonda hiç görmedim” dedi.
Bir diğeri, “Michael Jackson’ı tanıdığın doğru mu? dedi.
Ve dönüş arifesinde şu sözleri duyuyoruz:
J’ai passé un bon mois dans ce qu’on appelle le tiers monde
Et si j’avais assez d’oseille je ramènerai tout le monde
Mais je peux pas fermer les yeux sur ce qui se passe vraiment
Je dédie ce morceau aux disparus, aux enfants et aux mamans
Et je suis rentré à la cité, a3baya
Content de revoir mes potos et ma Cheba
Pendant deux semaines j’ai mangé que de la cherba
J’irai finir mes jours là-bas Inch’Allah
Üçüncü dünya dedikleri yerde güzelce bir ay geçirdim.
Ve eğer yeterli param olsaydı herkesi yanıma alarak ayrılırdım.
Ama gerçekte onlara gözümü kapatamıyorum.
Bu şarkıyı, kaybolan insanlara, çocuklara ve annelere ithaf ediyorum.
Sonra semtime geri döndüm.
Arkadaşlarımı ve kız arkadaşımı gördüğüme sevindim.
İki hafta boyunca tek yediğim çorba oldu.
Ben orada hayatımı bitiririm. İnşallah.
İşte göçmen bir ailenin çocuğu olan Rim’K’nın yaşadığı klişeleri ve gözlemlerini esprili bir dille anlattığı, hem müzikal açıdan hem klip ve çekimler itibariyle son derece başarılı olan şarkısı… Bonus olarak bu şarkının senfoni orkestrası eşliğinde eşsiz yorumunu da buraya bırakıyorum.
Mert DEDECAN