Müzik

Fransızca Rap Şarkılarında Göç ve Mülteciler

Fransızca Rap, Fransa’da yaşayan göçmen asıllı Fransızlar tarafından çok yoğun bir şekilde icra ediliyor ve tüm ülkede dinleniyor. Öte yandan tarihten gelen yoğun bir göç hareketi olan Fransa’da göç halen devam ediyor.

Göçmenler ve mülteciler arasından ise kimileri çoktan vatandaş oldu, kimileri mülteci statülerini aldı, kimleri bekliyor, kimileri ise düzensiz konumda yaşamlarına devam ediyorlar.

Fransa’da tahmini olarak kayıtlı 500 bin mülteci yaşıyor.

Kayıtsız göçmen ve mültecilerin sayısı ise yaklaşık olarak 300 400 bin.

Bu yazıda ise seçilen rap şarkılarında bu meselenin nasıl gündeme geldiği örneklerle gösterilecektir. Bu şarkılarda mülteci ve göçmenler bazen tek bir cümle ile bazen de şarkıların ithaf edildiği kişiler olarak karşımıza çıkıyor.

Poisson étrange

Belçika ve Senegal kökenli Fransız rapçi Disiz la Peste’den Poisson étrange.

Bu şarkı direk olarak 2 Eylül 2015’te ailesiyle beraber Avrupa’ya geçmeye çalışırken Muğla, Bodrum kıyılarında cansız bedeni bulunan ve tüm dünyanın birden mülteci meselesine dikkatini çekmesini sağlayan fotoğrafla tarihe geçen Aylan Bebeğe ithaf edilmiştir.

“Bu gece ay solgun

Deniz sakin, bir meleği koruyor

Ve herkes sana bakıyor

Ama kimse hareket etmiyor

Suçluyum, kader masum

Kafan kumda, uyuyor gibisin

Küçük Aylan bebeğim yanılmışsın

Cehennemin yanlış tarafında doğdun

Duvarın yanlış tarafında, Kalkilyalı bir çocuk gibi”

Petit Prince

Tunus kökenli Fransız rapçi Sadek Petit Prince şarkısında aslında dünyaya yayılan göç dalgasının nedenine dair bir göndermede bulunuyor. Emperyalist ve kapitalist politikaların insanların yerlerinden edilmesine neden olduğunu Paris’teki mülteci ve göçmenlere bakarak söylüyor.

“Bana Üçüncü Dünya’da Batı’nın çocukları öldürdüğünü ve annelerine tecavüz ettiklerini hatırlatıyor.

Drone’larla bombalandı

Dünyayı avuçlarında tutanlar tarafından parçalandı

Cerrahi vuruş, bölgede artık bir ruh yok

Patlamalar ve çığlıklar

Çöplükte yüzlerce ceset yığıldı

Kahvaltınızı F16’ların ve tankların önünde hayal edin

Bu sayede anlamakta daha az sorun yaşarsınız

Suriye, Pakistan ve Irak’tan neden ayrıldıklarını.”

Me faire la belle

Alman ve Çekoslovakya kökenli Fransız rapçi Dooz Kawa. Klipte de Fransa’da yaşayan bir Türk göçmenin kebapçısı görülüyor.

“Böylece Atlantis’ten, yıkılmış şehirlerinden geldik.

Kolejler siyasi mülteci kamplarına dönüştü.”

Baise le monde

Fransız Rapçi Orelsan bu şarkısında daha çok göçmen işçi sömürüsünü anlatıyor. Aslında daha çok uluslararası şirketlerin daha ucuza maliyet etmeleri için imalatı 3. Dünya ülkelerindeki kişilere yaptırmasına dair bir atıf. Délocalisation’a.

“Yeni hafta sonu, yeni akış, yeni eşofman

etiketini bile kaldırmadım

(Vay, vay, vay, vay, bu nedir?

Bu mucize nedir kardeşim? Bu eşofman nedir?

Nereden geliyor?)

Günde iki avro ödenen bir Hintli, bir tohum ekiyor.

Kanserojen ve kimyasallarla.

Çin’de hızlıca üretilen 1 kilo pamuk

Kölelik sınırındaki bir Çin fabrikasında

İplik Türkiye’ye gidiyor kadınlar dokuyor.

İstikamet Romanya

Kızların kıyafetlerimizi yapmak için kendilerini öldürdüğü yer, evet

Serigrafi’ye iki yüz kilometre evet

Mega zengin bir tasarımcının logosunu koymak için, evet”

Enfant du destin

Cezayir asıllı Fransız rapçi Médine, bu şarkısında Sudan’dan Fransa’ya, oradan da İngiltere’ye geçmeye çalışan bir mültecinin zorlu göç hikayesini anlatıyor. Sığınma hakkı arayanlara bir ithaf…

(Kaderin çocukları olarak çıkardığı 9 şarkılık albümünün her şarkısında Médine 9 farklı kişi ve hikayeye odaklanıyor. Bunlardan bazıları : Çin’in Uygur bölgesinde işkenceye uğrayan Sara, Royingalı Nour, Gambiyalı Kounta Kinte, Filistinli Davut )

“Tekne Pas-de-Calais sahillerinde duruyor

Ve kaçakçı beni halatlarla çakıl taşlarının arasına sıkıştırdı

Yamaha motorunun pervanesi bir ağ demetine takıldı

Uluslararası su yollarında, kıyıdan birkaç deniz mili uzaklıkta

Adı Yaser, Sudan’dan ayrılalı 2 yıl oldu.

Bedeli ağır olacak hayattan kaçarak rejimi terk etti

Sonunda aradığını bulmak için anavatanından kaçtı

Bir çatı, bir kadın, bir iş, sadece biraz daha istikrarlı bir hayat için

..

Yol tümsekleri bana çarptı, kolum çamurluğa sürtünüyor

Sınır karakollarını, kontrol noktalarını ve sahil güvenliklerini geçmem gerekiyor.

Sırf Avrupa’ya gitmek için ölümü göze almaya hazırız.

Çünkü hiçbir şeyi riske atmamak daha da büyük bir risktir.

Mağrip’e varıyorum, bir Faslı bana saldırıyor

Ben ona edebiyatla hitap ediyorum, o bana lehçesiyle cevap veriyor.

Altyazılar olmadan her şeyi anladım, aldığı tonlamayı

Tabii ki “köle” kelimesini duydum, kullandığımız kelimeyle aynı

Tüm birikimimi ırkçı sözler söyleyen bu kaçakçıya vermeliyim.

Hedeflerimi kaybetmemeliyim ama sığınma hakkı elde etmeliyim

..

Bana birinci sınıfta yer teklif ediyorlar

İlk plaj için bir İspanyol balıkçı teknesinden

Kumda verilen bir söz gibi

Zar zor yazıldığından deniz onu siliyor

Kaptanın “Guardia Civil” diye bağırdığını duyuyorum

..

Hiç vakit kaybetmeden yanaşıyorum, dikenli telden duvara doğru koşuyorum

Metalik gri çitlerde ipsiz dağcılığa çıkıyorum

Tepeden tırnağa her şey paslanmış, ölmezsem tetanozum var.

Her şey üste kilitli, bana zaten “clandestino” diyorlar

Yük trenlerine doğru koşmak için kendimi 3 metre yükseklikten atıyorum

Schengen bölgesine girerken arkamdan silah sesleri duyuyorum

Bir yük vagonunda

Polisi geçmek, sanırım bu benim takıntım

..

Yolları denizleri aştım şimdi sıra demiryollarında

Kesinlikle biraz marihuana ile seyahat ederdim

Ben mi yoksa esrar mı, kim daha yasadışı bilmiyorum

Neyin daha eşitsiz olduğunu biliyorum, yasalar mı yoksa tüfekleri mi?

Gümrük memurlarının Fransızca argolarını duyuyorum

..

İngilizce okuluna gittim, bu yüzden Londra’ya gitmek istiyorum

Şehirde, sadece bir iş istiyorum, kulüplerindeki çöpleri bile atmak olur

Şu anda beklemedeyim, Calais’te çadır kamplarında mahsur kaldım

Portes de la Manche’ye şansımı tekrar denemek için buradayım.

Her gün, sonsuz bir gün, bir enkaza biniyorum

Ve dalgaları geçebilmek için tüm bedeli geri ödüyorum

Bir deniz botunda yaklaşık otuz kaçak

Çocuklar ve hatta kadınlar, hepsi iyi niyetli

Can yeleği olmadan, küçükler için bile

Hepimiz Britanya’nın güneydoğu kıyılarından sadece birkaç mil uzaktayız.

Bizi öldürecek hipotermiye yakınız

Hava berbat, sadece geçici olarak net bir şekilde görebiliyoruz

..

Balık ve cips diyarında bulaşıkçı olarak çalışmak istiyordum

Kanal ile Kuzey Denizi arasında dalgıç olarak öleceğim

Kuzey sahiline doğru tam anlamıyla yüzmeye çalışıyorum

Ama genç ciğerlerim tuzlu suyla doluyor

Nabzımın yavaşladığını hissediyorum, bu yüzden bıraktım

Derinlerde bedenim, ölü ağırlığıyla sürüklendi

Kalp atışlarını artık duyamayacağınız balık dolu sularda

Yaser, Calais Limanı’nda avlandı

Ve mavimsi bir mezarlıktan çıkarılan yaklaşık otuz ceset

Kaderin Çocuğu

Savaş çocuğu

Sudanlılar, Eritreliler, Yemenliler, Kürtler, Afganlar, Iraklılar, Suriyeliler”

Mert DEDECAN

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu