İz Bırakanlar: Helen Keller
“Yalnızca üç gün daha görebileceğinizi düşünün. Nasıl tüm ayrıntıları gördüğünüzü anlayacaksınız. Yalnızca üç gün daha işitebileceğinizi düşünün. Her bir sesin, her bir notanın özlemle ruhunuza dolduğunu göreceksiniz. Yaşanacak üç gününüz kaldığını düşünün. Yaşamın tüm saniyelerini nasıl özlemle yaşadığınızı göreceksiniz.”
Yukarıdaki sözler olağan dışı bir hayat yaşamış olan ve hayatı boyunca çoğumuzun sahip olduğu yetilere sahip olamamış bir kişiye ait: Helen Keller
Keller’in bu sözlerinin nasıl anlam kazandığını görebilmek için gelin hayatına bir göz atalım. Helen Keller 1880 yılında Amerika’nın Alabama eyaletinde dünyaya geldi. Henüz 19 aylıkken geçirdiği ateşli bir rahatsızlık sonucu görme ve duyma yetilerini kaybetti. Bu durum Keller’i hırçın bir çocuk hâline getirmişti. Duruma çözüm arayan ailesi telefonun mucidi olan ve o dönemler işitme engelli çocuklara yardım etmek için çalışan Graham Bell ile bir araya geldi. Bell onlara Perkins Görme Engelliler Enstitüsü’ne gitmelerini önerdi. Orada Anne Sullivan adlı genç eğitmenle tanıştılar ve Sullivan’ın yaşamı sona erinceye kadar birlikte yürüyecekleri yolculuğa başladılar.
Anne Sullivan Keller’in hayatını değiştiren kişi oldu. İlk başlarda hırçın tavırlar sergileyen Keller, daha sonra Sullivan’a alıştı. Sullivan Keller’a dokunma yöntemiyle harfleri öğretmişti. Daha sonra bir su pompasının yanına götürdüğü Keller’ın elini suya dokundurdu ve avucunun içine “su” kelimesini yazdı. Bu Keller’ın öğrendiği ilk kelimeydi. Keller daha fazlasını öğrenmek istiyordu ve o gün akşama kadar otuz kelime öğrenmişti.
Keller, okumayı öğrendikten sonra bundan müthiş bir haz duydu. Görme engelliler için oluşturulan ve kabartma yöntemiyle harflerin gösterildiği Braille alfabesiyle durmaksızın okuyordu. Anne Sullivan ona yardım ediyordu. Şimdi sıra konuşmaya gelmişti. Horace Mann Sağırlar Okulu’na gitti fakat konuşmayı başarabilmek okumayı başarabilmekten çok daha zordu. Keller uzun uğraşlar sonucu sadece birkaç ses çıkartabilecek seviyeye gelmişti.
Keller Cambridge School for Young Ladies ve Radcliffe College adlı yüksek öğretim kurumlarında okudu ve tarihteki ilk lisans mezunu görme ve işitme engelli kişi oldu. Keller gerçekten de eşi benzeri görülmemiş bir çabaya sahipti. Fransızca, Latince, Almanca dahil olmak üzere tam beş dil öğrendi. Kendi hayatını anlatan “Hayatımın Öyküsü” adlı otobiyografi kitabını kaleme aldı ve bu kitap 50 farklı dile çevrildi.
Keller yaşamı boyunca Anne Sullivan ile birlikte dünyanın dört bir yanını gezdi ve elde ettiği gelirleri görme ve işitme engelli kişilere yardıma adadı. Uğraşları sonucu Theodore Roosevelt Üstün Hizmet Madalyası, Başkanlık Özgürlük Madalyası gibi ödüllere layık görüldü ve Kadınlar Onur Listesi’ne seçildi. Ünlü yazar Mark Twain onun için şöyle demişti : ‘’19.yüzyılın en ilginç iki karakteri Napolyon ve Helen Keller’dır.’’ Hayatını konu alan belgesel ‘’Helen Keller in Her Story’’ adlı film 1955 yılında Oscar ödülü elde etti. Keller 1968 yılında hayata veda etti.
Helen Keller’ın yaşamı bizlere çok şey öğretiyor ve Mark Twain’in onun hakkında ne kadar da doğru bir cümle kurduğunu gösteriyor. Engellerine rağmen üniversite bitiren, beş dil öğrenen ve kendisi gibi engellere sahip diğer insanlara yardım eden Keller izini insanlık tarihine harika bir örnek olarak bırakıyor.
Mehmet Kadir Topal