Görünüre Pembe Bir Fırça Darbesi: Pinkwashing
Türkçeye “pembe boyalama” olarak çevrilen Pinkwashing aslında Greenwashing kavramına referans içeren bir kelimedir. Kavram olarak Pinkwashing: şirketler, kurumlar, hükümetler ve bireyler tarafından özgürlükçü ve eşitlikçi politikaların öne sürülerek, arka planda bir çıkar güdüldüğünü belirtmek için kullanılmaktadır. Görünürdeki eylem ve söylemler her ne kadar özgürlükçü ve eşitlikçi olsa da asıl amaç bireylerin, şirketlerin ya da hükümetlerin arka planda desteklediği, bünyelerine fayda kazandıran fakat özgürlükçü ve eşitlikçi olmaktan çok uzak politikalarını maskelemektir.
Tarihteki İlk Kullanımı ve Kavramlaşma Süreci
Bu kavramın literatüre geçmesi aslında 2000’lerin sonuna doğru İsrail devletinin küresel çaptaki olumsuz imajını dönüştürerek, ülkelerini insan hakları bağlamında olumlu bir imajla dünyaya tanıtma çalışmalarıyla başlamıştır. Eşitlik yasalarının güçlendirilmesinden ülkedeki satış kampanyalarına kadar yansıyan bu süreç, İsrail devletinin insan haklarına dair bu imaj çalışmasının; hukuktan ticarete sayısız alana tesir ettiğinin göstergesidir. Bu imaj çalışmasının en somut örneklerini ise İsrail devletinin eşcinsel hak ve özgürlükleriyle ilgili söylem ve yasalarında görüyoruz. İsrail devleti, yıllardır süregelen İsrail-Filistin meselesindeki rolünün olumsuz etkilerini yok etmek için LGBTİQ+ bireylere sosyal ve hukuksal olarak birçok hak tanımıştır. Meselenin diğer tarafında ise Filistinli aktivistler tarafından bu haklar, İsrail devletinin Filistinlilere yönelik tutumunu örtbas etmek için bir araç olarak görülmüştür. İsrail devletinin bu tutumunu, Filistinli aktivistler “Pinkwashing” kavramıyla anmaya başlamıştır.
Görünürlüğün (Dez)Avantajları
Çoğu kavram gibi toplumsal cinsiyet eşitliği de artık anaakımlaşmış bir kavramdır. Peki bu anaakımlaşma gerçek bir hak kazanımı ve eşitliği ifade ediyor mu? Başlangıçta bir kazanım gibi görünen bu görünürlük aslında birçok dezavantajı beraberinde getirdi. Logo değiştirme, sosyal medya ve reklamlarda kullanılan sloganlar gibi faaliyetler aslında sadece “temsili” bir eşitlik politikası güdüyor.
Geç kapitalizm ve post-modernizmin etkileriyle hem geniş bir kitle hem de önemli bir pazar haline gelen toplumsal cinsiyet aktivistleri ve LGBTİQ+ bireyler, bu temsili eşitlik politikalarının öznesi haline gelmiş durumda. Çok uluslu büyük şirketlerin Onur Haftalarında piyasaya özel ürünler sunarken, insan haklarına aykırı koşullarda ve ayrımcı politikalarla fabrikalarında insanları çalıştırması, Meme Kanseri Görünürlüğüne Sponsor olan bazı firmaların üretimden kar elde etmek için kanserojen madde içeren ürünler satması gibi durumlar şirketlerin pinkwashing çalışmalarına örnek olabilir.
Toplumsal cinsiyet aktivistlerine göre bu pinkwashing çalışmalarına sadece ekonomi alanında değil siyaset alanında da rastlanıyor. ABD’de 2018 seçimlerinden önce toplumsal cinsiyet eşitliği destekçisi 9 kuruluşun homofobik ve ırkçı söylemlere sahip bazı adaylara bağış yaptığının tespit edilmesi, yine Fransa’da 2017 seçimlerinden önce partisinin aşırı sağcı imajını yıkmak için çabalayan Marine Le Pen’in iki eşcinsel danışmanıyla sık sık kameralara yansıması siyasette de “temsili” görünürlüğün artışını yansıtmaktadır.
Bazı aktivistlere göre bu örnekleri “pinkwashing” olarak isimlendirmek yerine bu görünürlüğün avantajlarına odaklanmak kazanılan hak ve özgürlüklerin genişlemesini sağlarken; bazı aktivistlere göre ise bu görünürlük aslında kapsayıcı ve gerçekçi olmaktan çok uzak, bir pembe fırça darbesiyle tüm hak ve eşitlik ihlallerinin üzerinin örtülmesiyle mücadelelerinin içlerini boşaltmaya yöneliktir.
Yazar: Aleyna Bulut
KAYNAKÇA
https://www.dictionary.com/e/slang/pinkwashing/
http://www.alqaws.org/siteEn/print?id=86&type=1
https://www.opensecrets.org/news/2019/06/companies-political-spending-contradicts-pride-support/
https://www.vox.com/world/2017/5/5/15542242/marine-le-pen-french-elections-gay-outreach