MüzikPolitika-Tarih

Boris Vian ve Le Déserteur (Asker Kaçağı) Üzerine

Boris Vian ve Le Déserteur (asker kaçağı) üzerine

Boris Vian’ı tanıtmaya ve birkaç kelime ile tanımlamaya kim cesaret edebilir? En iyi ihtimal en yakın arkadaşlarından biri olan Noël Arnaud’un bu işe kalkışabileceğini söyleyebiliriz.

Les Vies parallèles de Boris Vian (Boris Vian’ın paralel hayatları) …

1966 yılında Noël Arnaud tarafından yayınlanan bu kitap Boris Vian’ın nasıl biri olduğunu hem başlığıyla hem de içeriğiyle gayet net bir şekilde anlatıyor.

Paralel hayatları derken kimse abartıldığını düşünmesin çünkü 39 yaşında “bir rüzgar gibi tarihten geçen” ve göçen birinin müzisyen, romancı, çevirmen, köşe yazarı, sinemacı, şair, tiyatrocu sıfatlarından çoğunun hakkını vererek tanınması üretkenliğini belirgin şekilde anlatmaya yetiyor.

Türkiye’de ise Boris Vian daha çok edebiyat alanındaki eserleriyle tanınır. Bunlardan bazıları Günlerin Köpüğü, Mezarlarınıza Tüküreceğim, Pekin’de Sonbahar’dır.

Boris Vian’ın kaldığı ve hayatını kaybettiği, Paris’teki Cité Véron’daki evinin girişi

Yaşadığı dönemi göz önüne alacak olursak (1920- 1959) ve yaşadığı, vatandaşı olduğu ülkenin bu dönemdeki siyasi tarihine bir bakacak olursak (1. Ve 2. Dünya Savaşları, Fas, Tunus ve Cezayir’de bağımsızlık süreçleri ve dekolonizasyon, Birinci Çinhindi Savaşı…) sanatın her dalıyla iç içe olmuş Boris Vian gibi birisinden tüm bu olanlara esaslı bir haykırış gelmesini bekleyebiliriz.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları’nda Mert Turak’ın tek başına ve çok az dekorla eşsiz bir performansla oynadığı Karıncalar- Bir Savaş Vardı oyununun Karıncalar kısmı Boris Vian’ın 1949 yılında yayımladığı öykülerin birincisinden esinlenmiştir.

Tiyatro oyununda tıpkı başlığımızda geçen şarkıda olduğu gibi bir asker nedenini bilmediği ve içselleştiremeyip desteklemediği, maruz bırakıldığı bir savaştan firar eder. Sevgilisine kavuşacakken birden ayağı bir mayına basar ve o ayak uzun bir süre mayından kalkamaz ve bir ayağı mayında olan askerden savaş/insanlık üzerine monologlar dinleriz.

Candan Keten tarafından çevrilen 2017 tarihinde Sel Yayınları’ndan çıkan Boris Vian’ın Karıncalar kitabı için önsözde şunlar yazılıdır. “Tıpkı “Karıncalar” öyküsünün kahramanı gibi, ayağımızı kaldırırsak patlayacağını bildiğimiz bir mayın üzerinde iyice saçma bir hal almış hayatlarımıza alaycı bir kahkaha atmak isteyenlere…”

Antimilitarist bir marş olma özelliğini taşıyan efsanevi Le Déserteur şarkısına geçmeden önce Boris Vian’ın siyasi kimliğine ufak bir göz atalım.

Bunu yaparken aslında çağdaşlarının onun hakkındaki düşüncelerinden yola çıkmak daha anlamlı olacaktır.

Birçok farklı ortak görüşe göre Boris Vian antimilarist ve anarşist kimliğiyle ön plana çıkmaktadır.

Jean Paul Sartre örneğin Boris Vian’ın bir anarşist olduğunu söylerken Jimmy Walter pasif anarşist tanımını kullanıyor. Ursula Kübler’e göre ise Vian tatlı bir anarşistti.

Kimilerine göre ise tüm kategorileştirmelerden uzakta ne sağ da ne de sol da değil ama sadece “olmak”tan gurur duyan birisiydi. Anarşistten ziyade egsantrikti. İsyancıdan ziyade züppe, şıklık düşkünüydü ve bireyciydi.

1954 Şubat ayında Fransızların haritada yerini gösteremeyeceği, Fransız kolonilerinden biri olan Hindiçin’de Fransa ile Vietnam savaş halindeydi. Daha doğrusu Vietnamlılar bağımsızlık mücadelesi vermekteydi.

Tam da bu zamanda barışçıl bir marş olarak tanımlanan, Boris Vian’ın kendi tabiriyle antimilitarist özelliğinden ziyade şiddetli bir şekilde sivilden yana olan Le Déserteur şarkısı çıktı.

Fransa’nın tam da genç askerlere ve savaşmak için gönüllülere ihtiyaç duyduğu, sömürge ülkelerindeki tek tek bağımsızlaşma mücadelelerin sürdüğü dönemde gelen bu pasifik marş tabi ki devlet kanadından anti vatancı bulunduğu için yasaklandı.

Şarkıyı (marşı) vurucu kılan ilk özelliği sözlerinin şiirselliği ikincisi ise Devlet Başkanı’na yazılmış bir mektup olması özelliği ile kurgusal yapısıdır. Paralel hayatlarından biri olan tiyatrocu kimliği şair kimliği ile süslenmiş, müzisyen kimliği ile harmanlanmış ve ortaya bu şarkı çıkmıştır.

 Tıpkı Karıncalar’daki gibi anlamlandıramadığı, ülkesinin dışındaki bir savaşa katılmak zorunda olan bir askerin, asker kaçağının Başkan’a olan mektubunun önce çevirisini okuyabilir ardından da şarkıya eşlik edebilirsiniz.

Le Désertuer (Asker Kaçağı)

Sayın Başkan

Size, zamanınız olursa belki okuyacağınız

Bir mektup yazıyorum.

Az önce celp kağıdımı aldım

Savaşa katılmak için

Çarşamba akşamından önce.

Sayın Başkan

Bunu yapmak istemiyorum

Bu hayata,

Fakir insanları öldürmeye gelmedim.

Sizi kızdırmak niyetinde değilim

Ama bunu size söylemeliyim

Kararım kesindir

Askerden kaçacağım.

Doğdum ve sonrasında

Babamın ölümünü gördüm

Kardeşlerimin ayrılışını gördüm

Ve çocuklarımın ağlayışlarını.

Annem kendi mezarında

Çok acı çekti.

Ve bombalarla alay ediyor

Ve soluncanlarla.

Tutukluyken

Karım benden çalındı

Ruhum çalındı

Ve tüm canım geçmişim.

Sabah erkenden

Kapımı kapatacağım

Ölü yılların dibinden

Kendimi yollara vuracağım.

Hayatım için yalvaracağım

Fransa yollarında

Bretonya’dan Provance’a

Ve insanlara haykıracağım

İtaat etmeyi reddedin.

Bunu yapmayı reddedin.

Savaşa gitmeyin.

Gitmeyi reddedin.

Eğer kan vermek gerekliyse

Hadi kendinizinkini verin

Siz doğru bir havarisiniz.

Sayın Başkan

Eğer beni yakalamak istiyorsanız

Zaptiyelerinize haber verin

Ayrıca benim silahım olmayacak

Bana silah sıkabilirler.

Mert DEDECAN

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu