Edebiyat
Sefiller – Victor Hugo
Fransız oyun yazarı ve yazar olan Victor Hugo’nun Les Misérables (Sefiller) adlı romanı 1862 tarihinde yayınlanan toplumsal bir romandır.
Dönemin çalkantılı durumunu ele alıp, siyasi, ekonomik ,din gibi birçok konuyu romanda temiz bir üslupla anlatmıştır. Öyle ki Hugo, toplumdan dışlanan insanlara , sefalet içinde yaşayan halka eserinde karakterlerin yaşantısından örneklerle sürükleyici bir biçimde yer vermiştir.
Hugo, romanın baş karakteri Jean Valjean’ın yaşadıklarından bize birçok zorluk karşısında bunlarla başa çıkmanın kolaylığını; iyilik yaparak atlatabileceğimizi açık bir biçimde işlemiştir. Bazen hayatın bizi sürüklediği başarısızlıklara, bazen de beklenmedik başarılara, sonsuz sevgiye inanmayı tam olarak göstermiştir.
Jean Valjean günlerce aç kalan yeğenlerinin karnını doyurabilmek için ekmek çalmasının ardından hapisten kaçma girişimleriyle birlikte on dokuz yıl kürek mahkumluğuna çarptırılan bir iyilik düşkünü adamın başına gelenleri anlatıyor. Fakat ceza evinde kaldığı süre zarfında yaşadığı ortam ve yanındakilerden etkilendiğinden olağanüstü bir kişiliğe bürünmüştür. Bu onu kötü bir adam mı yapmıştı? Bana sorarsanız tecrübeli ve yaşadığı kötü günlerden ders çıkaran iyi niyetli bir kişi… Ceza evinden çıktıktan sonra hayatına devam etmesi gerektiğinden birçok yere uğrar ama hanlardan kovulur, kapısını çaldığı evlerden bir iyilik göremez. En sonunda Digne Piskoposu’nun evine alınır ve tüm hayatı bundan sonra değişir. Tam olarak o evden gümüş takımları çalmasının üzerine polislerin onu yakalamasıyla birlikte Digne Piskoposu’nun gümüşleri ona hediye olarak verdiğini dile getirir ve sonuna eklediği ‘’şamdanları almayı unutmuşsunuz’’ cümlesi hayatını değiştirmesine ilk adım olur. Son olarak ise gümüş takımlarını çaldıktan sonra piskoposun iyi insan ve erdemli insan olma öğüdüne karşılık Jean Valjean’ın piskoposa söz vermesi olmuştu. Roman boyunca Jean Valjean’ın bu gümüş takımlarını almadan önceki hayatı ve sonra ki hayatı ile karşılaştırma yapmak mümkün. Hayata tutunma biçimi tam olarak bu olaydan sonra başlıyor diyebiliriz. Victor Hugo iyilik ve kötülük temalarını hayatta yaşanabilir durumların en güzel örneklerini vererek duygusal bir biçimde ele almıştır. 19 yüzyıl romantik akımın en güzel örneklerinden biri olan Sefiller romanında Victor Hugo’nun dönemin durumunu ifade eden şahsi fikirlerine romanda rastlıyoruz. Özellikle halkın durumunu yansıtan sefaleti şu sözlerinden anlıyoruz. ‘’Siz yardım edilmiş yoksullar istiyorsunuz, biz ise ortadan kaldırılmış yoksulluk.’’. O dönemde gerek siyasi gerek toplumsal yıkımlar halkın psikolojisine ve yaşamına büyük ölçüde yansımıştır. Çağa ayak uydurmaya çalışan halk, ekonomik sıkıntılarla yüzleşmek zorunda kalmıştır. Bunu Fantine karakterinde görebiliyoruz. Terk edilmiş Fantine, küçük kızı Cosette ile hayata tutunmaya çalışır. Geçimini sağlamak için işe girmesi gerekiyordur. Ne yazık ki kızını Thenardier adında han işleten bir çifte emanet etmek zorunda kalır. Öyle ki bu paragöz hancılar kızına bakmak için her defasında bir öncekinden daha fazla para talep ettiğinden bir süre sonra Fantine onlarla baş edemez duruma gelir ve kazandığı paralar onun ne geçimini sağlamaya ne de hancılara yeter. Bir çok işe girer ve kovulur. En sonunda tek bir şey kalır ve o da bedenini harcamak; bir hayat kadını olmak ve en sonunda yıllarca görmediği küçük kızını göremeden can verir. Bu durumu Hugo öyle duygusal ve öyle etkileyici işlemiştir ki okuyucuda birkaç damla göz yaşı akıtmayı başarabilmiştir. Hugo Bazı yerlerde ufak bir tebessümü eksik etmemeyi, bazı yerlerde sinirleri altüst etmeyi, merhameti, şefkati ve aşkı olabildiğince hisli aktarmıştır.
Özetle sefaletin paradan ziyade iyilik yoksunluğundan kaynaklandığını, suçlu ve suçsuzun ayrımını yapabilmeyi, iyilik ve kötülük arasındaki iç çatışmanın durumunu, hukuk sistemine ve sınıf ayrımlarına yaptığı eleştirilerle, bu roman dünya edebiyatının başyapıtlarından biri olmayı açık ara hak etmiştir. Açık, akıcı ve sürükleyici Sefiller romanını okumanızı içtenlikle tavsiye ederim.
Demet TOSUN