Politika-Tarih

Fransa’da Tarihi Seçimler ve Cumhuriyetçi Blok

Fransa’nın yarı başkanlık rejiminde ülkeyi yönetecek olan Cumhurbaşkanı’nı seçmek oldukça mühim bir mesele. Bu sebeple hemen hemen her seçimde kullanılan her oy, yapılan ittifaklar ve bloklar dengeleri değiştirmeye yetiyor.

5 yılda bir değişen Cumhurbaşkanını seçmek iki turda gerçekleşen bir işlem. İlk turda %50 üzerinde oy alamayan adaylardan en çok oy alan iki kişi ikinci tura kalıyor ve ülke yönetimi bu seçim sonucunda belirleniyor. Bu sebeple ülkenin kaderinde ikinci turların değeri tartışmasız çok etkilidir.

2002 seçimlerinde yaşananlar ise Fransa tarihinde çok tartışılan ve günümüzde halen etkisi devam eden olaylar silsilesine sahip.

Seçimin ilk turunda Yeşiller, Troşkist parti İşçi Mücadelesi, Sosyalist Parti gibi partilerin yanı sıra Fransa’nın aşırı sağ partisi Ulusal Cephe ile Charles de Gaulle çizgisini devam ettiren merkez sağdan Cumhuriyet için Birleşim partisi yer alıyordu.

Seçimin sürprizi ise şüphesiz Jean Marie Le Pen’in yani Ulusal Cephe’nin yani Fransa’da ilk defa aşırı sağın 2. tura kalmasıydı.

O güne kadar daha çok bölgesel, yerel seçimlerde ya da Avrupa Parlamentosu seçimlerinde ufak başarılar elde eden Ulusal Cephe’nin kurucusu ve 2002 seçimlerindeki adayı Jean Marie Le Pen ilk turda 4 804 713 oy alarak oyların %16,86 ‘sına sahip olmuştu.

İkinci tura kalan diğer isim ise bir önceki dönemin Cumhurbaşkanı ünvanına da sahip olan Jacques Chirac’tı. Kendisi 5 665 855 oy alarak oyların %19,88’ine sahip oldu.

İlk turun sonucunda açıklanan bu rakamların ardından Fransa’nın siyasi gündemi bir anda alt üst oldu. Çünkü kamuoyu Ulusal Cephe gibi Fransa’da yaşamını sürdüren tüm göçmen kökenli Fransızlara karşı olduğu kadar mülteci karşıtlığı da yürüten, dolayısıyla sık sık İslam’ı hedef alan, küreselleşme karşıtı bir partinin Fransa’da asla iktidara gelemeyeceğine inanıyordu.

İlk turun hemen ardından da Cumhuriyetçi blok denilen bir ittifak oluştu ve aşırı sağa karşı ilk tura katılan hemen hemen tüm adaylar ve partiler Cumhuriyetçi değerlere sahip çıktıklarını açıklayarak Jacques Chirac’a oy verecekleri açıkladılar.

Sonuç: Jacques Chirac        : 25 537 956 oy, %82,21

             Jean Marie Le Pen : 5 525 032 oy, %17,79

2002 seçimlerinden 15 yıl sonra 2017 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yine benzer olaylara şahit olduk.

Eski Ekonomi Bakanı, siyasi kariyeri köklü olmayan, genç Emmanuel Macron, Jean Marie Le Pen’in kızı Marine Le Pen, seçim öncesi yolsuzluk skandalıyla gündeme gelen François Fillon, aşırı solun güçlü lideri Jean- Luc Mélanchon, ve Sosyalist Parti’nin adayı Benoit Hamon ilk turda yarışan adaylardı.

2002 seçimlerinin aksine ilk turda bu sefer adayların hepsi birbirlerine çok yakın oy aldılar. Fransız toplumunda temsil edilememe sorunu ve kafa karışıklığı hakimdi. Bu sebeple ilk turda oy dizilimi şu şekildeydi:

Emmanuel Macron :    8 656 346

Marine Le Pen         : 7 678 491

François Fillon         : 7 212 995

Jean-Luc Mélenchon : 7 059 951

Görüldüğü üzere her oyun tarihsel öneme sahip olduğu bir ilk turun ardından ikinci tura güncel Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ile babasının ardından 15 yıl sonra kızı Marine Le Pen kaldı.

Daha önceden şahit olunduğu gibi aşırı sağa karşı antipatisi yüksek olan Fransa toplumunun bileşenleri yeniden bir Cumhuriyetçi blok oluşturarak ikinci turda Macron’a destek olmuşlardır.

Fakat dikkat edilmesi gereken nokta ise aşırı sağın oyunu yükseltmiş olmasıydı. Çünkü babasının aksine kızı Marine Le Pen oylarını arttırarak ikinci turda 10 638 475 Fransız vatandaşının oyunu alabilmişti. Macron ise 20 743 128 oyla biraz da mecburiyetten Cumhurbaşkanı oldu.

Şüphesiz aşırı sağın tüm dünyada ama özellikle Avrupa’da yükselişi, popülist liderlerin güçlü retorikleri, mülteci krizleri, virüsle beraber artan ekonomik eşitsizlik, liberal politika ve ekonomilere güvensizlik Le Pen ailesinin bir sonraki seçimlerdeki akıbetini belirleyecek süreçlerdir.

Macron’a gelecek olursak ise 4 yıldır belki de Fransa tarihinin en beğenilmeyen Cumhurbaşkanları arasında yer alıyor ve kendisine sunulan destek günden güne azalıyor.

Bugün gelinen noktada olayları şöyle özetleyebiliriz. Seçimin ikinci turu zamanında aşırı solun adayı Jean-Luc Mélanchon ve partisi Boğun Eğmeyen Fransa’nın 2. turu boykot etmeye yönelik tutumları ve duvarlara yazdıkları Fransa toplumunun çaresizliğini dile getiriyordu.

Ni banquier ni raciste  (Ne Bankacı Ne de Irkçı)

Mert DEDECAN

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu