Dünyadan Politika-Tarih

Siyah Amerikalıların Mücadelesine Tarihsel Bir Bakış 2

Dünkü yazımızda Amerika’daki siyahların mücadelesini 1.Dünya Savaşı’na kadar ele almıştık. Kaldığımız yerden devam edecelim. İlk önce Sanayi Devrimi’nin Amerika’daki etkisinden biraz bahsetmemiz, sosyolojik açıdan olayları anlamamızda yardımcı olacaktır. Kuzeyli zenginler, fabrikalarında çalışacak fakirleri yani siyahları getirtmeye başlamışlardı. Bunun sonucunda, siyahların yaşadığı gettoların ortaya çıktığını görüyoruz. Örnek olarak Detroit’i gösterebiliriz. Bu göç dalgaları sonunda siyahların kendi içlerinde yaşamaya başladığı bölgelerin yanı sıra bu bölgelerde siyah burjuvazi sınıfı da ortaya çıktı. Buna ek olarak, siyahlar 1.Dünya Savaşı’nda askere alındılar ve ülke için savaştılar. Savaşta akıttıkları kanın bir getirisi olarak siyahlar arasında haklarının verilmesi fikri görülmeye başlandı.

Irksal ilk ayaklanmaları 1919 yılında, savaşın bitiminden bir yıl sonra, Chicago’da görüyoruz. Afro-Amerikalılara karşı beyazların başlattığı olaylarda toplamda 38 kişi yaşamını yitirdi. Tarihsel olarak bu olay, siyahların cevap vermeye başlaması bakımından oldukça önemlidir. Siyasal alanda ise Marcus Garvey isimli bir önder dikkat çekiyordu. Garvey UNIA adında bir dernek kurdu ve siyah olmaktan dolayı gurur duyduğunu, bütün siyahların birleşmesi ve Afrika’daki sömürge ülkelerin özgürlüklerine kavuşması gerektiğini söylüyordu. Bununla birlikte, Afrika kökenli Amerikalılar işçi sınıfı hareketine gittikçe daha da eklemleniyorlardı. Öte yandan, sanat alanında da bir siyahi kültürün, özellikle müzik alanında, ortaya çıktığını görmekteyiz.

2.Dünya Savaşı’nda Amerika Birleşik Devletleri, insan haklarını savunmak adına Avrupa’da totaliter rejimlere karşı mücadele ediyordu. Dönemin dernekleri iki adet mesaj taşıyorlardı: Siyahlar Nazilere karşı orduda savaşmalıydılar ve aynı zamanda ülkedeki ırksal ayrımcılığa karşı da mücadele sürmeliydi.

1955 yılına gelindiğinde Amerika tarihine damga vuracak bir olay yaşandı. O dönemde ayrımcılık hâlâ devam ediyor; siyahlar ve beyazlar ayrı çeşmelerden su içiyor, toplu taşımada siyahlarla beyazlar ayrı yerlerde oturuyorlardı. Rosa Parks, 1955 yılında, otobüste oturma yerleri dolu haldeyken, yerini bir beyaza vermeyi reddetti ve tutuklandı. Bu olay büyük bir infiale yol açtı. Siyahlar otobüs şirketini boykot ettiler ve bir yıl boyunca otobüse binmediler. Bir papaz olan Martin Luther King önderliğinde toplanmışlardı. Bu hareketin sonucunda Amerikan Yüksek Mahkemesi, otobüste ayrımcılığın anayasaya aykırı olduğuna hükmetti.

Martin Luther Kİng, 1929 yılında doğmuştur ve bir papazın oğludur. Siyahların hareketinde Gandhi gibi şiddet karşıtı tavrıyla ön plana çıkmıştır. Rosa Parks’ın olayından beş yıl sonra 1960’da, dört öğrenci kafeler, barlar ve restoranlardaki ayrımcılığa dikkat çekmek ve bu durumu medyaya duyurmak amacıyla bir eylem tasarladılar. Greensboro’da Woolworth adlı bir restorana gidip kahve sipariş ettiler. Çalışanlar onlara kahve vermeyince dükkandan çıkmayı reddettiler ve orada oturmaya başladılar. Bunu yaparken Martin Luther King’in şiddetsiz mücadelesinden esinlenmişlerdi. Daha sonra başka öğrenciler de eyleme katıldılar. Eylem büyüyüp farklı restoran ve kafelere yayıldı. Olay artık medyanın dikkatini çekmişti ve bunun sonucunda kafeler, barlar ve restoranlardaki bu ayrımcılık da kaldırıldı.

1961 yılında ise çok acı olaylar gerçekleşti. Amerikan Yüksek Mahkemesinin otobüslerdeki ayrımcılık kararını test etmek ve Güney’deki siyahlara destek olmak amacıyla bir grup aktivist otobüslerle “Özgürlük Seyahati” adını verdikleri yolculuğa çıktı. Alabama eyaletinin Anniston şehrine geldiklerinde ise beyazların saldırısına uğradılar ve otobüs içindekilerle birlikte yakıldı. Bir başka otobüs ise Birmingham’a vardığında otobüstekiler Ku Klux Klan üyelerince, üstelik polis eşliğinde, acımasızca dövüldüler.

Yazımızın bu bölümünde 1.Dünya Savaşı’ndan itibaren başlayan süreçle birlikte 2.Dünya Savaşı’ndan sonra artan hak arama mücadelesini ele aldık. Bir sonraki bölümde Martin Luther King’in hayatına daha detaylı bakacağız. Ayrıca Malcolm X ve Kara Panter Partisi’ni ele alacağız. Saygılarımla…

Mehmet Kadir Topal

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu