Çocuklar ve Öyküler
Öykü, çocukların kalbine ve bilinç dışına içerisinde birçok mesaj barındıran sihirli bir dokunuştur.
Öykü çocukların gelişiminde çok önemli bir araçtır. Çocukların hem hayal hem de zihin dünyalarını geliştirirken aynı zamanda onlara karşılaştıkları sorunlara karşı başa çıkabilme becerileri sunmaktadır. Öykülerle çocuklar anlamlandırmakta zorluk yaşadıkları ve etkilendikleri birçok hususu sağlıklı bir şekilde anlamlandırmaktadırlar. Öykü su gibidir hiçbir kişide hazımsızlık yapmaz. Öykü tedavi eder, yaraları sarar, bilincin savunmalarını aşar ve bilinç dışına ulaşır. Her çocuk anlatılan öyküden ihtiyacı olan sonucu çıkarır. Çocuk için öykü bir kılavuzdur. Öykü dinleyen ve oynayan çocuklar güçlü bir şekilde yetişmektedirler. Öykü sayesinde çocuk zihnindeki yaralara merhem çalar. Her milletin kendisine ait milli öyküleri de bulunur. Biz Türk Milletinin de birçok öyküsü bulunmaktadır. Bu öykülerden özellikle “Bozkurt destanı, Manas Destanı, Ergenekon Destanı, Türeyiş ve Göç Destanları, Dede Korkut Hikayeleri” herkes tarafından bilinmektedir. Bu öyküler ve destanlar binlerce yıldır nesilden nesle, sözlü bir gelenek olarak aktarılarak günümüze kadar gelmiştir.
Öykülerin milletlerin kolektif bilinç dışlarını şekillendirdiği ve onların devlet reflekslerini belirlediği unutulmamalıdır. Bu öykülerle yetişen bir millet olduğumuz için tarih sahnesinde her zaman saygı değer bir yerimiz olmaktadır. Öyküler bizim savaşçıl, mücadeleci ve istiklaline düşkün bir millet olmamızı sağlamıştır. Öyküler aynı zamanda kişiliğimizi, karakterimizi ve mizaçlarımızı da etkileme gücüne sahiptir. Bu sebeple öykülerle terapi yapılarak özellikle çocukların ve gençlerin psikolojik sorunlarının çözümü sağlanabilmektedir.
Kısacası bugüne kadar “alt tarafı bir öykü” deyip geçiştirdiğimiz bu eylemlerin görünenden daha derin anlamlar ithaf ettiği unutulmamalıdır. Öyküde oyun gibi çok güçlü bir metafordur. Arkasındaki derin anlamları görebilmek ise her insana maalesef nasip olmamaktadır.