PARİS KOMÜNÜ’NÜN 150. YILI
Paris Komünü hakkında çok fazla şey yazılmış ve çizilmiştir. Dünya tarihinde önemli bir yeri olan bu deneyimin, 150 yıl sonra bile geleceğimize yön vermesini abes bulabilirsiniz. İşte orada bir durun derim. Çünkü hayat bize bunun tam tersini günlük pratik içerisinde gösteriyor çoğu zaman.
Tarih : 16 Mayıs 2021. Yer : Belleville, Paris. Komüncülerin Colonne Vendôme’u yıkmasından gün gününe 150 yıl sonra… Yüzlerce kişi ellerinde kızıl bayraklarla, yanlarında Fanfare Invisible[i] orkestrasıyla meydana doğru yürüyorlar. Filistin eylemlerinin valilik tarafından yasaklandığı, Barbès mahallesinin polis tarafından gaza boğulduğu günün ertesi… Fanfare Invisible orkestrasındakiler ve yanlarındakiler 150 yıl önce yazılmış şarkıları söylüyorlar. Kulağıma « le temps des cerises » (kiraz zamanı) şarkısının tınısı gelince; okuduğum, izlediğim hikayeler de hatırıma geldi ve bir iki Komün anısı da ben yazayım dedim.
Kiraz Zamanı : Paris Komünü’nün Sembolü
1866’da Jean Baptiste Clément bu şarkıyı yazdığında Belçika’ya bir geziye giderken;etrafı yeni çiçek açmış kirazlarla kaplı bir konaktaydı. Opera sanatçısı Antoine Renard’ın 1868’de şarkıyı bestelemesinden 3 yıl sonra bu şarkı, sokaklarında çarpıştıkları Paris’in meşhur komününe ithaf edilecekti. J.B. Clément, la Fontaine-au-Roi sokağında çarpışırken yanlarına 20-22 yaşlarında elinde sepetiyle Louise adında genç bir kızın geldiğini şarkının sonunda ifade eder [ii]. Kendisine, yanlarından gitmesini söyleseler de genç kız gitmez ve yanlarında kalmak için ısrar eder. Bu şarkı aynı bu kız gibi bütün sokaklarda gezdiğinden şarkıyı kızla özdeşleştirir. Kiraz zamanı şarkısı da Komün’ün en önemli sembol şarkısı olarak tarihte yerini alır.
Clémént bu güfteyi komünden önce yazmış olmasına rağmen insanlar bunu komünün şarkısı olarak lanse ettiler. Komünü de « kiraz zamanı » gibi pastoral bir tanımlamayla betimlemeye başladılar. Sonunda besteyi bir sembol haline getirdiler. J.B. Clémént şu an Yılmaz Güney ve Ahmet Kaya’nın da mezarlarının yer aldığı Père-Lachaise mezarlığında; komün duvarının tam karşısında yatmaktadır. Yazdıkları ise, bir tarafı République’e çıkan diğer ucu Belleville’de olan, çatışmada yer aldığı la Fontaine-au-Roi sokağında bugün hala yankılanıyor.
Öyle bir deneyim ki; Versailles ordusu ve ondan sonra gelen nice iktidarlar bu deneyimi hafızalardan silmek için ellerinden geleni yapsalar da şehrin her yerinde Komün’le ilgili ilginç detaylara rastlarsınız. Hatta bazen hiç alakası olmadığını düşündüğünüz eserler bile 72 günlük kısacık ama etkili bir deneyimin sonucu ortaya çıkmış bile olabilirler.
Paris Komünü’nden Kilise İcraatı
1789 Burjuva Devrimi’nin ardından parlementer sistemde daha çok söz sahibi olmak isteyen işçiler; 1830 ve 1848 ayaklanmalarıyla bir kısım haklarını elde etmişlerdi. 1848’in[iii] en önemli yanı, daha sürekli bir işçi örgütlülüğünü ve daha temel bir değişimi hedeflemesiydi. 1871’e giden yol da buradan başladı. Paris komünü aslında 1789’un hemen sonrasına kurulmuştu[iv] ve 1792’de daha ayaklanmacı bir hal almıştı. 1793’te de iktidarın paylaşılmasıyla bu adlandırma 1848 devrimi sonrasına kadar kullanılmadı.
Komün 18 Mart 1871 yılında Hôtel de Ville’i işgal eder ve yönetime el koyar. 72 gün boyunca « kiraz zamanı »nı yaşayan şehir, Versailles ordusunun gelmesiyle savaş alanına döner. Çatışmaların sonucunda bizim komüncüler de Père-Lachaise mezarlığına götürülüp kurşuna dizilirler.
Velhasıl, Komün’ün, ilk ve son « dini icraatı » bu tarihten sonra başlar. Versailles ordusunda Komün’ü bastırmakla görevli generaller, kilise kanadı, artistokratlar hepsi bir araya gelerek çok değil Komün’den 2 yıl sonra, 1873 yılında, Paris’in en yüksek noktasına bir kilise dikmeye karar verirler[v] .
Kendi hikayelerine göre, sosyalist sistem gibi illet bir günah tarihlerlerine kazınmıştır ve Tanrı’nın gücüne gitmiştir. Bu günahı temizlemenin tek bir yolu vardır: Paris’in Çamlıca Tepesi’ne bir kilise dikmek! (Bu icraat bir yerlerden tanıdık geliyor ama…). Tabii ki asıl amaçları, Paris Komünü’nün başladığı ve en güçlü olduğu yerdeki bütün direnişi kırmak ve izlerini tarihten silmekti.
Paris Komünü Biterken…
İşte bugün Paris’in neredeyse her tarafından görülen ve en yüksek noktasında olan Sacré Cœur Bazılıkası Paris Komünü’nün icraatıdır. Dini de arkalarına alarak kendi katliamlarını bir şekilde meşrulaştırmayı ve Komünü tarihten silmeyi hedeflemişlerdi.
Bu güzel görüntünün arkasındaki bu hikaye Komün’ün 150. yılında hala kafaları kurcalamakta olsa da, Colonne Vendôme’un yıkıldığı[vi] 16 mayıs tarihinde bir pandemi esnasında bile tarihi kendini hatırlatmaktan geri durmuyor. Ne kiraz zamanını ne de üstüne kilise yaptıkları direnişi unutturmaları 150 yılda pek mümkün olmadı.
Nice 150 yıllara: Vive la Commune !
Nail ARAS
[i] https://www.facebook.com/people/La-Fanfare-Invisible/100063886473353/
[ii] https://www.montmartre-site.com/chanson-le-temps-des-cerises-jean-baptiste-clement.html
[iii] https://www.retronews.fr/cycle/revolution-de-fevrier-1848
[iv] https://www.larousse.fr/encyclopedie/divers/Commune_de_Paris/114249
[v] https://www.liberation.fr/debats/2017/02/28/demolir-le-sacre-coeur-ou-honorer-les-morts-de-la-commune_1551465/
[vi] Bu yapıya neden bu kadar taktım? Paris’e gelenler bilir, Opéra’nın aşağısında rue de la Paix’nin sonunda Vendôme meydanı vardır. Rolex gibi markaların olduğu ultra lüks bir meydandır. Rue de la Paix de Paris’teki en pahalı bir iki sokaktan biridir. Bu yapı muhafazakarlığın en önemli sembollerindendir.