Edebiyat

1 Nisan! Güler misin, ağlar mısın?

Koskocaman, şaka gibi bir dönemden geçen ülkemizde ve dünyada 1 Nisan’ın esamesinin okunmasına gerek kalmadı. Korona’nın pik yaptığı şu dönemde kapalı salonları hıncahınç dolduran, fedakar ve cefakar neferlerin, aklına eserlerse maske takan şahısların var olduğu bu topraklarda ”Lebalep” mitinglerin varlığı tamamıyla sitcom dizilerini aratmıyor. Tıp Bayramı’nın açılış konuşmasını ülkenin ”firstlady’sinin” yaptığı şaka dolu hafta da 1 Nisan’ı hasretle bekler hale getirdi…

1 Nisan, neşe doluyor insan. Asırlardır dünyanın dört bir köşesinde 1 Nisan’da şakalar yapılıyor. Birçokları duyduğu acayip şeylere inanmıyor, kimi zaman kurunun yanında yaş bile yanıyor.

Geoffrey Chaucer’ın dizelerinde başlamıştı kültür tarihçileri 1 Nisan’ın esbab-ı mucibesini aramaya. İngiliz Edebiyatı’nın babasının kullandığı martın 32 gün sonrası bir şaka mıydı?.. Bugün hâlâ akademisyenler bu ifadeyi tartışadursun, bazıları usta şairin kelimelerin arkasına saklanarak Ortaçağ felsefesinin diliyle dalga geçtiğine inanıyor. 1508’de Eloy d’Amerval de bir şiirinde Fransızların bugün 1 Nisan’da şakalara kananlar için kullandığı poisson d’avril (Nisan balığı) ifadesine yer vermişti. Kuvvetle muhtemel zengin bir hayal gücünün eseriydi bu keşif.

Eduard de Dene’nin 1539’da yazdığı Hollandaca bir şiire göre gerçekten 1 Nisan’da insanlar kandırılmaktaydı. Fransa’da ise belki de her şey 1564’te Dokuzuncu Charles’ın yeni yılın başlangıcını 25 Mart’tan 1 Ocak’a almasıyla başladı. Fransız Kralı takvimle oynamıştı da o zamanlar haberler güvercinle uçuyor, ulaklar yedi dere yedi tepe düz gidiyordu. Kimileri protesto etmek istiyor, birçokları da haberleri olmadığından eğlencelere devam ediyordu. İşte bu insanlara aptallar denmiş, bir gelenek de böyle doğmuştu.

Nisan göndermeleri çok yapılsa da İngiltere’de kitaplar konuyla 1686’da tanışırken, Alman filolojisini de kuran Grimm Kardeşlerin 1854 tarihli sözlüğünde “Nisan budalaları” ifadesine rastlanmaktaydı.

Sayısız harika kitabının yanı sıra Şaka adlı bir eseri de olan Milan Kundera’nın 1 Nisan 1929’da doğması da şaka. Bu mübarek günde sadece çok sevdiğimiz dahiyane üstat Kundera’nın hayata gözlerini açmasının yanı sıra başka şakalar da var:

1564 – İlk “1 Nisan” şakaları Fransa‘da yapılmaya başlandı. Bu yıl değiştirilen takvime göre, eski yılbaşı sayılan Nisan’ın 1’i, yerini yeni yılbaşı 1 Ocak’a bırakmaktaydı. Nisan’ın ilk günü, yeni yıl kutlamaya alışmış olan halk ve yeni takvim uygulamasını beğenmeyenler, çeşitli şakalar yapmaya başladılar. Fransızlar, bu şakalara “Poisson D’avril” (Nisan balığı) adını verdiler.

1873 – Sergey Rahmaninov, Rus piyanist ve besteci dünyaya geldi.

1873 – Namık Kemal‘in Vatan Yahut Silistre adlı oyununun ilk temsili, İstanbul’daki Gedikpaşa Tiyatrosu’nda gerçekleşti.

1937 – Yılmaz Güney, oyuncu ve yönetmen dünyaya geldi.

1948 – Soğuk SavaşSovyetler Birliği‘nin direktifleri doğrultusunda Doğu Almanya Hükûmetine bağlı askeri güçler, Batı Berlin‘i karadan ablukaya aldı.

1976 – AppleSteve JobsSteve Wozniak ve Ronald Wayne tarafından kuruldu.

1979 – Humeyniİran İslam Cumhuriyeti‘ni ilan etti.

1982 – Nokta dergisi yayın hayatına başladı.

2001 – Hollandaeşcinsel evliliği yasallaştıran dünyanın ilk ülkesi oldu.

2002 – ÖtanaziHollanda‘da yasallaştı.

2004 – GoogleGmail‘i halka duyurdu.

2018 – Ülkü Tamer, edebiyatçı hayata gözlerini yumdu.

Aslında ikinci yeni’de en sevdiğim şairlerden biri olan Ülkü Tamer’in de bu tarihte uçup gitmesi artık başka yerlerde bir şeyler karalaması sevenlerine en büyük şaka…

”…ben belki dün ölmüştüm
belki de geçen hafta
sen bana çok güzeldin
senin ayaklarında”

Reşat ÇÖTELİ

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu