Tiananmen Katliamı
27 yıl önce, Pekin’in Tiananmen Meydanı’nda çoğunluğu üniversite öğrencisi olan göstericilere karşı devlet eliyle gerçekleştirilen büyük bir katliam yaşandı. Kimi 4 Haziran Olayları diye anıyor bu olayı, kimi Tiananmen Katliamı diye. Çin Halk Cumhuriyeti’nin resmi kayıtlarına göre olaylar esnasında öldürülenlerin sayısı 200-300 arasındaydı. CIA raporlarına göre bu rakam 400-600, Kızılhaç’a göre ise 2-3 bin civarında. Öğrenci protestolarının temelini “yolsuzluk, toplumsal çürüme, adam kayırma, baskıcı politikalar ve insan hakları ihlalleri” oluşturuyordu.
Çin Halk Cumhuriyeti’ni, Tiananmen Katliamı’na götüren sürecin alevlenmesi 1987 yılına denk düşüyor. 1978 yılında Çin Komünist Partisi’nin başına geçerek, Çin Halk Cumhuriyeti’nin “de facto” lideri durumuna gelen Deng Xiaoping, Mao’dan sonra iktidara gelen ve aralarında Mao’nun karısının da bulunduğu grubu tasfiye ettikten sonra önceki dönemin politikalarından uzaklaşma kararı almıştı. İsteği, yabancı yatırımcıların Çin’e gelmesi ve liberal politikalara geçişti. Uygulanan liberal politikaların ülkede kurumsallaşması ve devletin ekonomi üzerindeki belirleyici rolünün azalması özellikle kentsel yaşamın güçlü olduğu bölgelerde yoğun işsizlik ve enflasyona yol açtı.
Başta aydınlar olmak üzere, Deng’e karşı ciddi bir tepki yükseliyordu. 4 Mayıs 1989’a gelindiğinde tam 100 bin kişi hükümete karşı Pekin sokaklarındaydı. Hükümet sadece atanmış öğrenci temsilcileriyle görüşmeyi kabul ediyor, özerk grupları göz ardı ediyor, mesele büyüyordu. Deng’in suçlamalarını geri çekmesi talebiyle yüzlerce öğrenci, Tiananmen Meydanı’nı işgal ederek açlık grevine başladı. Hükümetin grevi sonlandırma taleplerine rağmen katılımcı sayısı çok kısa zaman içinde binlerle anılmaya başladı. Deng Hükümeti, 20 Mayıs’ta sıkıyönetim ilan etti. 1978 yılında “bolluk ve refah” vaadiyle gelen liberal politikaların sonucu 1989’da sıkıyönetime varmıştı. Ancak sıkıyönetim, protestoların ülkenin dört bir yanına yayılmasına yol açtı. Komünist Parti’nin üst düzey liderleri arasındaki Zhao, göstericilere karşı “yumuşak bir tavır” sergilediği için görevinden çekilmek zorunda kaldı. Artık karar verilmişti; isyanın bastırılması için silahlar konuşacaktı.
3 Haziran 1989 gecesi, göstericilere karşı silahlı operasyon başladı. Dış basın neredeyse bir aydır olayları çok yakından takip etmiş, SSCB lideri Gorbaçov’un çabaları sonuç vermemişti. Kentte kontrol noktaları oluşturuldu. Bazı gruplar barışçıl bir şekilde meydanı terk etmek istediler, bazı gruplarsa sonuna kadar mücadele kararı aldı. Gece 22.30 sularında çatışmalar başladı. Meydanda sert müdahaleler olsa da asıl çatışma ve orantısız güç kullanımı ara sokaklardaydı. Tiananmen’de saatler ilerledikçe güvenlik güçlerinin müdahalesi sertleşiyordu. Protestodan vazgeçmek üzere meydandan uzaklaşmaya çalışan öğrenciler dahi kurşunların hedefi oldu. Askerler, kalabalığa öylesine rastgele ateş ediyordu ki aralarında birbirlerini vuranlar dahi oldu. Sonrasında olaylar yatıştı ve diğer tüm ülkeler bu müdahaleyi kınadı.
Deng’in politikalarıyla, Çin Halk Cumhuriyeti yönetiminin daha fazla devam edemeyeceği açıkça ortadaydı. 1992 yılında hükümet görevi devretti. Acılar, insan hakları ihlalleri elbette unutulmadı. Kaybedilen hayatlar, yaşanan toplumsal travmalar, Çin toplumunun hafızasından silinmeyecek şekilde tarih sayfalarında duruyor.
Burak AKBAL