Bir Golshifteh Farahani Yazısı
İran’ın dünya sinemasına ihraç ettiği önemli sanatçılardan bir tanesi de Golshifteh Farahani’dir. İran’daki siyasi yönetimin sansürlerine ve yasaklamalarına uymayan bir çok yönetmen, oyuncu, müzisyen gibi Farahani’nin de devlet ile başı belaya giriyor ve kendisini Paris’te buluyor. Zaten bilindiği üzere Fransa son 200 yıldır adeta siyasi ve sanatsal bir göç merkezi…
Kısaca Farahani’nin yaşam hikayesine bakacak olursak, kendisi 1983 Tahran doğumlu. Sanat ile iç içe olan bir aileden gelmesi sebebiyle küçük yaşta oyunculuk ve müzik ile uğraşmaya başlıyor.
14 yaşında The Pear Tree filmi ile en iyi aktris ödülünü kazanıyor ve bu tarihten sonra 20 yıl kadar İran’da bir çok önemli filmde rol alıyor.
Ama özellikle 2005 yapımı Nacer Khemir imzalı Bab’Aziz filmi, 2006 yılı Bahman Ghobadi’nin yönettiği Niwemang filmi, 2008 yapımı Abbas Kiarostami tarafından çekilen Shirin filmi ama daha çok da 2009 yapımı Asghar Farhadi’nin About Elly filmi ile kendi başarılarına başarı katıyor ve dünya çapında tanınırlığını arttırıyor.
Zaten görüldüğü üzere İran’da çalışmış olduğu yönetmenlerin her biri İran sineması için birer mihenk taşları. Bu da Farahani’nin kariyerine ayrı bir önem kazandırıyor.
Sonrasında ise 2012 yılında bir moda dergisine verdiği üstsüz pozlar nedeniyle İran yönetimi tarafından sınır dışı ediliyor ve Fransa’da yaşamaya başlıyor.
Aslında bu olay Farahani’nin kariyerinin bir sıçrama noktası diyebiliriz; çünkü sürgüne gittikten sonra bir daha İran’a dönemiyor ve Fransızca ve İngilizce bilmesinden dolayı da birçok uluslararası filmde roller üstleniyor.
Uluslararası anlamda Fransa, Almanya ortak yapımı olan Hiner Saleem imzalı My Sweet Pepper Land filmi, Fransa, İsviçre, Belçika ve Lübnan ortak yapımı Go Home filmi, Amerika, Almanya, Fransa ortak yapımı Jim Jarmusch tarafından yönetilen Paterson filmi son olarak Fransa, Tunus ortak yapımı olan Un divan à Tunis filmi ile de dünya kamuoyunda kendisinden sıklıkla söz ettiriyor.
Kendisi aynı zamanda bir müzisyen. 6 yaşında piyano öğreniyor ve 12 yaşında müzik okuluna başlıyor. Bu yeteneğini “Si tu meurs, je te tue” filminde piyano çalarak gösteriyor. Aynı zamanda kendisini Paterson filminde gitar çalarken görürüyoruz ve My Sweet Pepper Land filminde ise hang enstrümanı ile filmin müziklerini kendisi yapıyor.
Kendisi ile 4 ay önce yapılmış şu röportaj ile de son filmi ve hayat hikayesi hakkındaki düşüncelerini öğrenebiliriz.
Mert DEDECAN