DünyadanDünyadan Politika-Tarih

Çok Kültürlülük ve Osmanlı Devleti

 Çok Kültürlülük, iki veya daha fazla farklı kültüre sahip toplulukların tek bir ülkede bir arada yaşamasıdır. Will Kymlicka, farklı kültürlerin bir arada yaşamasıyla ortaya çıkan sorunları çözecek ne basit yanıtlar ne de sihirli formüller olduğunu söyler. Dünya üzerindeki pek çok ülke, çok kültürlü niteliğe sahiptir. Bunların bazıları sömürgecilik geçmişlerine, bazıları aldıkları iş gücü ve beyin göçüne, bazılarıysa (Osmanlı Devleti gibi) imparatorluk ve fetih geçmişine dayanır.

 Çok Kültürlülük için, zaman içinde geliştirilmiş ve uygulanmış olan pek çok politika vardır. Birçok devlet farklı kültür unsurlarının oluşturduğu azınlıkları ulusal güvenliklerine tehdit olarak görmüş ve baskı politikalarıyla elimine etmeye çalışmıştır. 2. Dünya Savaş’ında gördüğümüz sürgün ve soykırım gibi aşırı uç kültürel politikalar izlenebildiği gibi daha “ılıman” görünümlü dini baskılar, kültürel geçmişin asimilasyonla elimine edilmesi gibi politikalar da izlenmiştir. Ağır politikalar karşısında, Osmanlı Devlet’inin azınlıklar karşısında izlediği politikalar görece daha “hoşgörülü” olarak yorumlanmıştır.

 Osmanlı Devleti, neredeyse kuruluşundan itibaren çok kültürlülük unsurlarına sahiptir, çünkü Anadolu farklı zamanlarda farklı unsurların egemenliği altına girmiş bir coğrafya olarak Osmanlı Devlet’inde çok kültürlülüğün zeminini hazırlamıştır. Bundan dolayı, Osmanlı bu durumu benimsemek zorunda kalmış ve bu yönde politikalar geliştirilmiştir. Aslında bu politikaların bazıları, cizye vergisi gibi, ayrılıkçı sayılabilecek olsalar da, Osmanlı’nın otonom yapısı buna olanak sağlamakta, son döneme kadar neredeyse sorunsuz olarak yaşamış olması bu politikaların büyük oranda işlediğini göstermektedir. Bu politikaların en başında geleni ise “millet kavramı” politikasıdır.

 Günümüzden farklı olarak, Osmanlı Devleti döneminde millet kavramı çoğu zaman dini bir anlam içermektedir. Bugün kullandığımız şekliyle ulus anlamına gelen kullanım XIX. Yüzyıl itibariyle başlamıştır. Osmanlı sisteminde bu kelime bir dine inanan insanlardan bahsederken kullanılmış, bu çerçevede Osmanlı Devlet’inin hâkimiyeti altında bulunan toplulukların din ya da mezhep esasına göre yönetilmesine “Millet Sistemi” denmiştir. Aslen Millet Sistem’inin kökenleri,  Hz. Ömer zamanlarına kadar dayanıyor olsa da Osmanlı Devleti bu sistemi kendine özgü bir biçimde uygulamıştır. Dolayısıyla bu sistem, imparatorlukta uygulanan şekli itibariyle, farklı geçmişlerden gelen unsurların Osmanlı toplum yapısına uydurulmasıyla meydana gelmiş özgün bir çok kültürlü yapılanma biçimidir.

Millet Sistemi’ne baktığımızda temel olarak çoğulcu bir sistem görürüz ve aslında başarılı olmasının sebebi de burada yatmaktadır. Millet Sistemi farklılıkları dışlayan, ezen veya yok etmeye çalışan bir sistem değil tam tersine birlikte yaşamayı ve çeşitliliği kabul eden ve birlikte yaşamayı başaran bir yapıya sahip olmuştur.

Çok kültürlülük politikaları genel olarak “öteki” olarak kabul gören bir toplulukla çoğunluğun birlikte barışçıl bir şekilde yaşamasını düzenlemek üzerinedir ve Osmanlı Devleti bu yönde tarihi bir örnek sunmuştur. Millet Sistemi İstanbul’un fethinden sonra kurumsallaşmış, İslam hukukunun gayrimüslimlere tanıdığı hakların imparatorluğun ihtiyaçlarınca sistematik bir şekilde kullanılmasıyla ortaya çıkmıştır. Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u fethettikten sonra, Ortadoks Patriği atamasıyla beraber onlara içişleri ve dini konularda özerklik tanımasıyla başlamış, bu şekilde devlet tarafından tanınan her milletin kendine özgü olan kimlikleri korunmuştur. Zaman içinde, benzer haklar Yahudilere ve Ermenilere de tanınmıştır.

Farklılıkların korunmasının önemli bir faktör oluşu, ağır asimilasyon politikalarından kaçınılmasını ve Millet Sistemi kullanılarak barışçıl yaşamın sağlam temelleri olmasını sağlamıştır. Temel politika, devlet otoritesini tanımayı ve onun gerekliliklerini yerine getirmeyi içermektedir. Bu yönüyle de farklılıkları ortadan kaldırmayı tercih eden sömürgeci devletlerden ve hatta çok yakın tarihe kadar farklı olmayı yanlış gören ulus devlet modellerinden ayrılmıştır.

Şafak YILDIZ

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu