Günümüzde birçok aile ikinci kardeş sonrasında, ilk çocuklarında negatif tutum ve davranışların hem kardeşine hem de kendilerine yönelik arttığını bildirmektedir.
Kardeş Kıskançlığına Neden Olan Hatalar
Kardeş kıskançlığının yaşanması aslında sağlıklı bir durumdur. Önemli olan bu duygunun sağlıklı bir şekilde yönlendirilmesi ve bu durumun bu duyguyu taşıyan çocuğa zarar vermemesidir. Kardeş kıskançlığı durumuna bakıldığında ailesel ve çevresel hataların bu duyguyu arttırdığı ve ailesi tarafından anlaşılamadıkça şiddete yöneldiği gözlenmektedir. Ayrıca kardeş kıskançlığı iki kardeşin ilişkilerini tüm yaşam boyu etkileyebilen önemli bir husustur. Yapılan hatalara değinilecek olursak; bunlardan birincisi ilk çocuğun kardeş konusunda düşünceleri alınmadan tepeden inme bir kardeşin aileye dahil olmasıdır. Bu durum aslında bir firmada çalışan kişinin görev tanımının aynısını icra etmek için bir başka personelin işe alınmasıdır. Eğer burada işveren diğer çalışanına bu süreçten önce detaylı bilgilendirmede bulunsa ve gelecek kişinin onu işinden edecek değil aksine işini kolaylaştırıcı ve yardımcı olduğunu aktarsa sorun ortadan kalkacaktır; ama bilgilendirme yapılmazsa iletişim eksikliğinden kaynaklı diğer kişi sürekli değişik paranoyak düşüncelerin içerisine girebilecektir.
İkinci hata ‘‘Pabucun dama atılması’’ deyimidir. Bu deyim halk arasında çok konuşulur. Bu deyimin çocuklara giden bilinçdışı mesajı kardeşin bir rakip olarak görülmesine sebebiyet vermektedir. Üçüncüsü tebrik ziyaretine gelen kişilerin hep bebeğe yönelik hediye alması ve diğer kardeşin unutulması kardeş kıskançlığını arttırmaktadır. Dördüncüsü doğumdan önce birlikte oynayacaksınız, gezeceksiniz diyen ebeveynlerin, bebeğin bakım sürecine dahil olmaya çalışan çocuğu kardeşine zarar verebilir diye yanına yaklaştırmaması, sürekli uyarmasıdır. Beşincisi ise büyük olanın kardeşi ile ilgili olumsuz duygu ve düşüncelerini ifade etmeye başladığında ailenin hemen devreye girmesi ve çocuğun bir şekilde susturulmasıdır. Bu durumda da çocuğun bilinçdışına giden mesaj ‘duygu ve düşüncelerim ailem tarafından kabul edilmiyor o zaman aktarmamalıyım’ düşüncesidir. Bunun üzerine ise devlet içinde yaşayan azınlıkların istek ve taleplerinin dinlenmemesi sonucu bu azınlıkların silahla kendilerini ifade etmeye başlaması gibi duygu ve düşünceleri baskılanan çocukta içinde yaşadığı olumsuz duygu ve düşüncelerin oluşturduğu enerji birikimi sonrası kardeşine karşı fiziksel zarar boyutuna geçmektedir.
Bebek büyüyüp çocuk olduğunda kardeşler oynarken ailenin sürekli yaşadıkları sorunlarda onlara bu sorunu çözme imkanı vermeden aralarına girdiklerinde de büyük olan ketlenmekte, engellenmekte ve bilinç dışında kardeşine karşı nefret ve öfke söylemleri geliştirmektedir. Bu durum neticesinde ise bir ömür kardeşler arasında sürecek kıskançlık ve çatışmalar ortaya çıkarılmaktadır.
Son olarak diyecek olursak bu duygu zararlı bir duygu değildir ancak; aile bu süreci profesyonel olarak yönetmeye muktedir olmalı ve çocuklar arasında sağlıklı bir denge oluşturabilmelidir. Kısacası akan nehrin önünü kapatmak yerine onun güvenli ve sağlıklı bir şekilde akmasına imkan verilmesi gerekmektedir.
Psikolog Mehmet ÇAĞ