Politika-Tarih

İşçi, Sendikacı Başkan Adayı Philippe Poutou

İşçi, sendikacı başkan adayı Philippe Poutou

Fransa’nın 2022 seçimlerinde aşırı sağdan ve merkezden adaylar polemikleri ve gündemi oldukça meşgul ettiler. Sosyalist adaylar ise yollarına her şeye rağmen devam ediyorlar.

Fransa solunun nicelik olarak en belirgin ismi Jean-Luc Mélenchon’dur. Öte yandan yıllardır kendi siyasal çizgisini bozmadan devam eden ve son 3 seçimdir de başkanlık adaylığı için yarışan Philippe Poutou’yu yazımızın gündemine almak istedik.

Kendisi aktif olarak siyasetin her alanında ve yerinde. İlk zamanlar Lutte Ouvrière (İşçi Mücadelesi) partisinde sonrasında buradan ayrılarak kuruluşunda başı çektiği Voix des travailleurs (İşçilerin Sesi) partisinde, devamında Ligue communiste révolutionnaire (Devrimci Komünist Birlik) ‘de ve son olarak halen başkanlığını yürüttüğü Nouveau Parti anticapitaliste (Yeni Antikapitalist Parti) ‘de devam ediyor.

Kendisi Bordeaux Belediye Meclis Üyesi görevini de hali hazırda yapmaktadır.

Haziran 2020’den itibaren, Bordeaux Metropol Büyükşehir Meclis üyesi olarak ayda 1.000 avro ve Bordeaux Belediye Meclis üyesi olarak ayda 300 avro alıyor.

Fabrikada İşçi

Poutou, Blanquefort’taki Ford fabrikasında işçidir ve CGT (Fransa’nın en büyük sendikası) sendika bölümünün liderlerinden biridir. 2007 yılında, 955 kişinin işini sürdürmesine yardımcı olan Blanquefort fabrikasının kapatılmasına karşı harekete katılımıyla da Poutou daha çok tanınmış oldu.

2017 yılında kamu yaşamının şeffaflığı için Yüksek Otoriteye yaptığı açıklamada, 2012’den kalma bir Peugeot 3008’e sahip olduğunu ancak gayrimenkul veya başka bir mülkü olmadığını belirtiyor.

Öte yandan fabrikadaki işinden dolayı sendikal faaliyetlerin de sürekli içerisindedir. Fakat 2019’da Blanquefort’taki Ford fabrikasının kapanmasıyla Philippe Poutou işten çıkarıldı ve başkanlık seçimleri için çalışmalarını sürerken belediyedeki işine devam ediyor.

Ayrıca kendisi “son derece adaletsiz bir toplumdan bıkmış bir kişinin ifadesi” olarak gördüğü Sarı Yelekliler hareketine de katıldı ve destekledi.

Seçim Vaatleri

Pandeminin etkileri aslında dünya genelinde kapitalizmin ağır dayatmalarını ve zorbalıklarını açığa çıkardı. Poutou’da seçim kampanyasının başlangıcında buna atıf yapıyor;

“İki yıllık pandemiden sonra kapitalist sistem ve onun hizmetindeki hükümetler, tıpkı Macron gibi, krizi yönetemediklerini gösterdiler: sağlık hizmetlerinin yok edilmesi, aşı ve tedavilerin patentlerinin kaldırılmasının reddedilmesi, kârlarımızı korumak için hayatımızın tehlikeye atılması. … Onların “çözümleri” durumu daha da kötüleştirdi ve kapitalizmin insanlığın büyük sorunlarını çözmekten aciz olduğunu doğruladı”

“Bugün gerçekçi olmak anti-kapitalist olmaktır: bu sistem tehlikelidir ve reform yapılamaz.”

Fransa’daki seçim tartışmalarını belirleyen bir konu olması sebebiyle aşırı sağın yükselişi ve aşırı sağın kendini göçmen, yabancı düşmanlığı saflarında konumlandırması elbette ki Poutou’nun gündeminde;

“Zemmour ve Le Pen, krizler ve bunların uyandırdığı endişeler üzerinde gezinerek, ayrılık ve nefret söylemlerini ortaya döküyor. Yabancıları, Müslümanları, kadınları, LGBTİ’leri suçluyorlar ve büyük patronları dikkatli bir şekilde koruyorlar ve daha fazla sosyal gerileme vaat ediyorlar. Faşist tehdit ortada ve hükümetin ve sağın, ikisi birden, aşırı sağın peşinde olması faşizmi daha da güçlendiriyor.”

Fransa’da göçmenlere yönelik insanlık dışı muamele, ırksal profil oluşturma, polis şiddeti ve ayrımcılık, yapısal devlet ırkçılığının ifadesidir. Siyasi tartışmaların göçmenlik sorunlarıyla, sözde “iç düşmanlara” karşı kutuplaşmasına izin vermeyi reddediyoruz.

Göçmenlerle dayanışmayı şiar edinen Poutou bu konudaki önerilerini ise şu şekilde açıklıyor.

“Göçmenlerin yaşadığı trajediye tek etkili yanıt, burada ve başka yerlerde göçmen olsun ya da olmasın milyonlarca insanın sosyal ihtiyaçlarını karşılamak için birleşmektir.

Yerleşme ve hareket özgürlüğü,

Savaş ve zulümden kaçanların sığınma hakkı,

Tüm göçmenler için onurlu bir karşılama”

Seçim vaatlerine baktığımızda ise aşırı solda konumlanan diğer partilere benzer vaatleri sıraladığını görebiliyoruz.

“Enerji, ilaç, ulaştırma, iletişim ve sanayinin kilit sektörlerindeki büyük şirketlere el konacak.

Genel tepkimiz, gerçek bir “ekolojik geçiş” için kontrolü ele almaktır.

10 yıl içinde nükleer enerjinin durdurulması ve enerji sektörünün sosyalleştirilmesi.

Toplu taşımanın, sağlığın ücretsiz olması,

Haftalık 4 gün 32 saat çalışma,

Tüm ücretlerde 400 avro artış, askeri ücret minimum 1800 avro

KDV’nin kaldırılması, işten çıkarılmaların yasaklanması,

60 yaşında emeklilik, işsizlik maaşlarının arttırılması, kamu sektöründe 1 milyon istihdam sağlanması,

Müslümanlara karşı ayrımcılık yapan yasaların yürürlükten kaldırılması

Ve ekliyor

Kadın mücadelesi daimi bir mücadeledir çünkü kapitalist ve ataerkil sistem kadını hayatın her alanında ezmektedir.

Her ne kadar anketlerde %2’lik bir oy potansiyeline sahip olduğu görünse de kendi politik çizgisinden kopmayıp yıllarca mücadelesini sürdürmesi, Fransa işçi sınıfının yanında durması kendisini diğer adaylardan ayıran en önemli özelliklerinden birisidir.

Mert DEDECAN

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu