5,5 Yıl Aradan Sonra Notre Dame Kilisesi Görücüye Çıktı
Paris’in ikonik yapılarından Notre Dame Katedrali, 2019’daki yıkıcı yangından tam 5,5 yıl sonra yeniden ziyarete açılmak üzere büyük bir adım attı.
Restorasyon çalışmaları, tarihi dokuyu koruyarak katedrali eski görkemine kavuşturmayı amaçladı. 2024 Paris Olimpiyatları öncesinde açılması planlanan bu tarihi mekan, hem Parisliler hem de turistler için büyük bir heyecan kaynağı. Yapılan restorasyon çalışmaları arasında çatı ve kulelerin yenilenmesi, taş işçiliği ve cam işlerinin onarılması yer aldı. Özellikle, tam anlamıyla yok olan ahşap çatı ve kule, orijinal tasarımına sadık kalınarak yeniden yapıldı.
Milyarlarca euro harcanarak restore edilen bu efsanevi yapı, “Hayırseverlik” kavramını tekrar gözden geçirmemize bir bahane oldu diyelim. Nedir bu hayırseverlik, ya da Antik Yunan toplumundan gelen evergetizm? Gelin ona bakalım.
NOTRE-DAME: Çağdaş « Evergétisme »in Parlak Yüzü Ve Karanlık Tarafı
Paris’e gelenlerin 5,5 yıldır buruk bir şekilde döndüğü o günler artık sona erdi. Notre-Dame Katedrali, restorasyon sürecinin ardından kapılarını tekrar ziyaretçilere açtı. Bu eşsiz tarihi yapı, yeniden Paris’in kalbinde, görkemli bir şekilde yükseliyor. Ancak, katedralin yeniden inşa sürecine eşlik eden medya gösterisinin ve finansal mekanizmaların ardındaki gerçeği incelemek önemli.
Bir Bağıştan Daha Fazlası: Modern Zamanların “Cömertliği”
Milyarderlerin bağışları Notre-Dame’ın restorasyonunda medyanın başlıca manşetlerinden biri oldu. Örneğin, LVMH’nin sahibi Bernard Arnault 200 milyon euro bağış yapacağını duyurdu. Kulağa büyük bir cömertlik gibi geliyor, değil mi? Ancak bu miktar, Arnault’nun 2018’de günlük kazancı olan 67 milyon euro ile karşılaştırıldığında, bir asgari ücretlinin birkaç on euro bağış yapmasıyla eşdeğer.
Dahası, bu bağışlar, Fransa’daki yürürlükteki vergi kanunlarına göre ciddi vergi indirimlerine olanak sağlayan bir yapıda. Örneğin, bağışların %66’sı vergiden düşülebiliyor. Eğer Notre-Dame “ulusal bir hazine” olarak kabul edilirse, bu oran %90’a kadar çıkabiliyor. Eski bir kültür bakanının önerisi doğrultusunda, Arnault ve Pinault gibi isimlere 270 milyon euroya kadar kamu fonlarından geri ödeme yapılabilir. Bu durum, zenginlerin vergi avantajlarıyla bağışlarını finanse ederken, toplumun sırtına daha fazla yük bindiriyor.
Evergétisme: Antik Dönemin Hayırseverlik Maskesi
Bu bağış furyası, tarihçilerin çok iyi bildiği bir kavramı anımsatıyor: evergétisme. Antik Yunan ve Roma’da zenginler, kamu yararına büyük harcamalar yaparak halk arasında prestij ve güç kazanmayı hedeflerdi. Örneğin, gladyatör oyunlarını finanse etmek ya da tapınak inşa ettirmek gibi.
Modern zamanlarda bu anlayış, zenginlerin şirket imajlarını güçlendirdiği ve toplumdaki konumlarını pekiştirdiği bir araca dönüşmüş durumda. Medya da bu sahnelenen cömertliği sorgulamak yerine büyük bir övgüyle sunuyor.
Ekolojik Tahribatın Ardında Bir Bağış Hikayesi
Yalnız LVMH değil, Total gibi çevreyi kirleten şirketler de bu “hayırseverlik” yarışına katıldı. Total, 100 milyon euro bağış yapacağını açıkladı. Ancak, bu bağışların sağladığı vergi avantajları göz önüne alındığında, şirketlerin bu cömertliğinin gerçek maliyeti oldukça tartışmalı hale geliyor. Katedralin çatısı, bu hızla değerli ahşaplarla inşa edilip altın yapraklarla kaplanabilir!
Kim Kazanıyor, Kim Kaybediyor?
Bu bağışlar, görünürde büyük cömertlik gibi sunulmaktadır; ancak gerçekte halkın ödediği vergilerin servet sahibi ailelere yönlendirilmesiyle sonuçlanmaktadır. Yani, zenginler daha da zenginleşirken bu masrafın dolaysız bedelini toplum ödemektedir.
Sonuç: Historical Magnificence
Notre-Dame, bu tartışmaların tümüne rağmen, günümüzde yeniden Paris’i ziyaret edenleri ağırlıyor. Bu eşsiz tarihi eseri yeniden gezme fırsatı, katedralin önemini bir kez daha hatırlatıyor. Restorasyon sürecine eşlik eden çağdaş evergétisme anlayışı ise bizlere ekonomik eşitsizliklerin nasıl maskelendiğini ve medyada nasıl yüceltildiğini sorgulama fırsatı sunuyor.
Sonuçta Notre-Dame’ın tarihi hikayesi ve yeniden dirilişi, sadece Paris’in değil, tüm dünyanın görkemli tarihini anlamak için bir fırsat. Tarihi anlatılarda derinleşmek ve katedralin yüzyıllardır ilham verdiği hikayeleri keşfetmek için bir kez daha Paris’e gitmeye değer.
Nail ARAS