DünyadanDünyadan Politika-Tarih
Arkeolojik Yorumlamaları Günlük Hayat İle İlişkilendirme
Şimdi düşünün, bir yolda yürüyorsunuz ve bir kimlik kartı buldunuz öncelikle yakında gördüğünüz insanlara bu sizin mi? Diye sorarsınız. Yardımsever bir insansanız bu kimliğin sahibini bulmak istersiniz. Sorduğunuz insanlardan olumsuz yanıt aldığınızda kimliği daha detaylı incelersiniz ismi, doğum yeri, yaşı, fotoğrafı vs. yaşını gördüğünüzde fotoğrafta ki insanın çok daha genç durduğunu hâlbuki yaşının baya ilerlemiş olduğunu görüp şaşırırsınız. Tekrar başınızı kaldırıp etrafınıza bakarsınız çevrenizde avm, park, evler, sokaklar görürsünüz. Bu insan buralarda bir yerlerde olmalı diye düşünürsünüz. Yakınlarda mı diye bakmak için biraz gezinirsiniz ve bu insanı birilerine benzetirsiniz saç rengi, tipi gibi belirleyici özellikleri diğer insanlarda ararsınız baktınız bulamadınız. Bu sefer isim üzerinden telefon numarası sosyal medya gibi bilgiler için araştırma yaparsınız sonunda benzeyen birini bulunca kartı sahibine ulaştırırsınız. İyi bir iş yapmanın verdiği mutluluk ve gururla yola devam ederken bu olayı arkadaşlarınızla paylaşmak istersiniz.
Ben bunu neden anlattım? Bu düşünceler sizde bir şey çağrıştırdı mı yoksa bunun arkeoloji ile ne alakası mı var dediniz. Görünüşte bir bağlantı yokmuş gibi görünse de arkeolojinin tam kendisi aslında bu tip olaylar. Kafanızda biraz canlandırmanız adına baştan anlatmak isterim.
Arkeolojik bir alandasınız ve kazı yapıyorsunuz. Mala ile oyduğunuz toprakta bir şeyler olduğunu fark ettiniz ve onu çıkardınız. Üzerinde farklı şeyler olan bir topak biraz temizledikten sonra üzerinde motifler olan bir mühür olduğunu fark ettiniz. Gerekli belgeleme vs. işlemlerini yaptıktan sonra sıra araştırma kısmına geliyor. Heyecanla araştırıp yakında ki yerleşimlerde böyle bir buluntuya rastlandı mı diye soruyorsunuz. Onlardan çıkmayınca farklı bir şey olduğunu düşünerek daha detaylı incelemeye başlıyorsunuz. Hiçbir detayı kaçırmamak adına itinayla uğraşıyorsunuz. Üzerinde bulunan figürler, desenler, yapım malzemesine göre kafanızda bir tarihleme yapıyorsunuz kabaca “post quem ante quem” gibi kafanızda canlanıyor. Araştırmanın derinine inip belirli bilimsel tarihlemelerle bu mührün sandığınızdan çok daha erken tarihlerde olabileceğini görüyorsunuz. Geniş kapsamlı olarak bakmak için buluntu yerine tabakasına o tabakada bulunan yapılara bakıyorsunuz dönemin evleri, sokakları ve pazar alanı karşınızda duruyor. Buluntuyu çevresiyle ilişkilendiriyorsunuz ve gerekli notlarınızı alıyorsunuz. Önceden yazılan makaleler, tezler, kitaplar ne çeşit kaynak varsa kullanıyorsunuz. Motiflerin benzerliğini araştırıyorsunuz daha önceden bu konu hakkında yazılan çizilen ya da en azından benzeyen bir şeylerin arayışı içine giriyorsunuz. Sonunda en benzeri ile karşılaştırıp yeni fikirler üretiyorsunuz. Şanslıysanız tatmin edici bir sonuç ile dünya ya bilimsel olarak bir eser kazandırmış oluyorsunuz. Artık bu eserin ne olduğu nereden geldiği ne için kullanıldığı hakkında bilgi sahibisinizdir. Nadide bir eser bulduğunuzu düşünerek bunu müzeye teslim ediyorsunuz. Yeni bilimsel veriler kazanmanın gururu ve sevinci ile bunu Dünya ile paylaşmak adına bilimsel yazılar yazıp, çeşitli konferanslara, sempozyumlara katılarak bu bilgiyi aktarırsınız.
İşte gündelik hayatınızda karşılaşabileceğiniz olayların arkeoloji ile bağlantısı. Bu sadece bir olay düşünüldüğünde çok farklı olay bulabilirsiniz. Her ne kadar kimlik kartı bulmak ile arkeolojik bir materyal bulmak aynı gözükmese de aynıdır. Arkeolojide her buluntu kendi kimlik kartını içinde barındırır bir kişinin, bir topluluğun kimliğidir. Nesne mekan ilişkisi, buluntu durumu, kullanım izlerine bağlı kullanım amaçları bunları tek bir kümeye topladığımızda ortaya istediğimiz çoğu veriyi çıkarabiliriz. Bunu sadece görmek gerekir ya da görmeyi istemek. Arkeologlar olarak yardımsever bir insan gibi bulduğumuz kimlik kartlarında gördüğümüzü diğer insanlarında görmesini sağlamaktır. Yazmayı, araştırmayı, paylaşmayı unutmamalı ve sorumluluklarımızı yerine getirmemiz gerekmektedir. Her buluntu önemlidir öncesi ve sonrası olması daha önceden bilinmesi tüm ayrıntılarının araştırılması ya da ilgi alanınıza girmemesi o buluntunun değerini düşürmemelidir. Bunu büyük boyutlarda düşünmek gerekirse yerleşimler de aynı durumdadırlar. Arkeoloji ilgi çekmek ya da ticari ya da gösteriş isteyen bir bilim olmamalıdır. Gösterişten ziyade yeterli bilimsel çalışmalara yönelmesi ve insanların algılarını bu yönde toplamak arkeolojinin değerini arttırmak için önemli adımlardan biridir.
Filiz Ece DALDABAN