Dünyadan Kültür-Sanat

Eğer çok istersek kraliçe bile olabiliriz! Kraliçe Anne

Evet doğru duydunuz, eğer hırslıysak sonradan kraliçe olma şansımız var bugün Kievli Anne yani Kraliçe Anne’dan bahsedeceğiz.
Kiev prensesliğimden Fransız kraliçeliğine!
Yaklaşık 1000 yıl önce bu prenses bütün Avrupa’yı ilk Capetian krallarından biri ile evlenmek için aşmıştır. Eskiden bu kadar kolay ulaşım koşulları yoktu, şansen şimdide fiyatlardan dolayı tren yolculukları zor ama ucuz uçak biletiyle avrupayı aşmak mümkün yani kraliçe olmak daha kolay :). Bu sayede güzel prensesimiz Fransa ile Doğu Slav dünyası arasındaki ilk tarihi bağı kurdu.

Edinburglu Philip, İspanya Kralı altıncı Felipe ve Belçika Kralı Philippe, aslında adlarını ortak atalarına borçludur: Kievli Anne. Frankların bu kraliçesi, o zamanlar Batı Avrupa’da bilinmeyen oğlu Philippe’i vaftiz etti. Bu Yunan kültürel adı, menşei olan Kiev Rus’undan gelmektedir. Anne, Doğu Slavların bu beşiğinden geliyor ve bugün Rusları, Belarusluları ve Ukraynalıları bir araya getiriyor.

Onunla tanışmak için neredeyse bin yıl geriye gitmeniz gerekiyor. Tarihçiler için eksik arşivlerle karşı karşıya kalan karanlık bir dönem olan ilk Capetyalıların saltanatına varıyoruz.

Bilinen dünyanın en uzak noktaları

11. yüzyılın ortalarında hiçbir büyük olay, hiçbir önemli karakter ortaya çıkmıyor. Fransız tarihinde bir kara delik. Krallığın başında Kral I. Henry zayıf, dul ve çocuksuzdur. Varisi olmadığı için Avrupa’nın bir ucunda, uzak ve müreffeh topraklarda yaşayan bir prensese bakıyor.

Bu prenses tabii, Kievli Anne, zamanının en prestijli ailelerinden birine mensuptur. Babası, o zamanlar Avrupa’nın en büyük devleti olan Rusların güçlü prensliğinin başındaki Büyük Prens Yaroslav’dı. Bu Doğu Slavlar, Konstantinopolis’ten yayılan bir dönüşüm olan Hıristiyanlaşmalarından bu yana Bizanslıların kültürel etkisi altındalar. Ticaret yollarının kavşağında bulunan Kiev şehri, Londra veya Paris’ten yaklaşık on kat daha fazla nüfusa sahiptir. Yani Rusların bu ülkesi daha sonradan altın çağına ulaştı diyebiliriz.

Kanıtlanmış bir doğum tarihi, hatta ölüm tarihi bile yok. Mezar yok.
Yüzünü gören tanıyan yok, neye benzediğini bile bilmiyoruz!

Kievli Anne, görkemli kubbelerini ve altın çiçek soğanlarını bırakarak Avrupa’yı geçip şimdiki Île-de-France’a doğru ilerliyor(banliyö hayatı onu bekliyor) ve burası çok daha az rafine. Aktaracak bir toprağı olmadığı için yanında “zengin hediyeler” getiriyor. 1051’de Reims’de, kendisinden yaklaşık yirmi yaş büyük olan I. Henry’nin ikinci karısı oluyor. Henry I’in neden bu kadar uzak bir prensese gözünü diktiğini bilmiyoruz, ancak bu seçimin Kilise’nin akrabalık bağları konusundaki katılığı tarafından belirlendiğini tahmin edebiliriz. Daha sonra Roma, akrabalık sorunları konusunda çok daha az titiz olacak ve Louis XIV, en ufak bir vetoyu aşmadan kuzeniyle evlenebilecek.

Anne’ye geri dönenecek olursak genç kadın, kralın kendi tebaası tarafından alaya alındığı bir Frank krallığına gelmiştir. Devlet feodalizmle bölünmüştür, topraklar ormanlarla kaplıdır ve kasabalar çoğunlukla köy gibidir. Paris, önceki yüzyıldaki Viking kuşatmasından henüz yeni kurtulmuştur. Bu yüzden Her yerde Romanesk kiliseler inşa ediliyordu.

Arka plan, yeni kraliçenin neredeyse boş bir sayfaya benzeyen hayatından daha net. Kanıtlanmış bir doğum tarihi, hatta ölüm tarihi bile yoktur. Mezar yok. Yüzünü bile bilmiyoruz. Tarihçilerin ağzının sıkı olduğu söylenmelidir: “Kral onunla mutlu yaşadı” diye yazıyor içlerinden biri ihtiyatlı bir şekilde. Ama bu konuda biraz eksik kalıyoruz tabii.
Anne’den geriye sadece parçalar kaldı. Bir tüzüğün altındaki Kiril alfabesiyle imzası ve imza olarak belgelere çizdiği haçlar. Bu tapularda kendisine “Kraliçe”, “Anne”, “A”, “Agna”, “Agneta” veya çoğu zaman “Anna” olarak anılmaktadır.

Yeniden evleniş

Bu sisin içinde yine de birkaç ipucu var. Zaten tahtın varisi olan en büyük oğluna kendi kültüründen bir isim dayattı: bu gelecekteki Philip I olacak. Daha sonra kral, oğlu henüz 7 yaşındayken öldü: kayınbiraderi beşinci Flanders’lı Baudouin , krallığın dizginlerini eline aldı. Ancak bu gücü Anne ile paylaştı.

Bu, bir bakıma, kraliçelerin vekilliği konusundaki uzun geleneğin başlangıcını oluşturuyor. Oğlunun eğitimi, yine o zamanlar Batı’da alışılmadık bir Yunanca terim olan ve öğretmeni belirten pedagogus regis’e emanet edilmiştir. Kraliçemizin bizim için sürprizleri bitmiyor.

Daha sonra Sovyetler döneminde Anne rejimin bir sembolü haline gelecek

Kralın ölümünden sonra dul kalan kraliçe yalnız kalmıyor. Gücü bırakır ve bir adamla kaçar gider bu diyarlardan. Ve herhangi biriyle değil, kendi oğlunun tebaası olan Valois Kontu Raoul IV ile evlendi. Agresif bir karakter, savaşa ve şiddete çabuk başvuruyor. Piskopos ona haraç ödemeyi reddettiği için Verdun’u yakmakta tereddüt etmedi. Zaten evli olan Raoul, Anne ile evlenmek için karısından boşanır. Dul Kraliçe ile bu renkli karakterin bu birlikteliği büyük bir skandala neden olur. Raoul aşkı için aforoz edilmiş ve hatta Papa bile olaya karışmıştır.

Sonunda Anne, bu ilk gezgin Capetian’ların yönetimindeki kraliyet şehirlerinden biri olan Senlis çevresinde Saint-Vincent Manastırı’nı inşa etmek için eşyalarını satmaya karar verir. Oise’deki bu kasaba hâlâ Anne’in anısını yaşatır. 2004 yılında Ukrayna Devlet Başkanı Viktor Yuşçenko orada onun heykelinin açılışını bile yaptı. Kraliçenin nerede öldüğü bilinmiyor. Daha sonra anonim olan bir kaynak şöyle diyor: “Raoul’un ölümünden sonra Anne. onu terk ettikten yirmi beş yıl sonra ülkesine dönüyor.”

Kievli Anne çocukluğundaki Kiev’in altın kubbelerini yeniden gördü mü? Bu oldukça ihtimal dışı görünmektedir. Kesin olan şu ki, bu kraliçe hızla neredeyse tamamen unutulmaya yüz tutuyor. Tarihçi Philippe Delorme, Kievli Anne biyografisinde “Görünüşe göre Philippe Auguste, 12. yüzyılın sonlarından itibaren büyük büyükannesine dair hiçbir anıyı hatırlamıyor” diye yazıyor.

Bin yıllık dostluk

Daha sonra Fransa Krallığı ve Kiev Rusları zıt yollar izleyecek. Birincisinin gücü güçlenecek, ikincisi ise çökünceye kadar zayıflayacak. Rakip varlıklara bölünen Slav prensliği, Cengiz Han’ın torunu Batu liderliğindeki Moğolların saldırılarına maruz kalacak. Kiev şehri yok edilecek. Çok daha sonra doğan Rusya, Beyaz Rusya ve Ukrayna bugün 1000 yılının bu Kiev’inin ve Frankların kraliçesinin mirasını paylaşıyor.

Philippe Delorme, çalışmasında şunları anımsıyor: “Sovyet döneminde Anne, rejimin propagandasını yaptı ama aynı zamanda Ukrayna milliyetçiliğin canlanmasının da öncülerinden biri oldu.” Tartışmalı bir figür olan Kievli Anne aynı zamanda bugün savaşla parçalanan bu “Rus” dünyasının mihenk taşlarından biridir. Bu kraliçe aynı zamanda Fransa’yı Doğu Slavlara bağlayan en eski bağı da temsil ediyor.

Görsel: https://www.thoughtco.com/queen-anne-biography-4172967

Tarık Aslanhan

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu