Ebeveynler için çocuk olduktan sonra evde hayvan beslemek, büyük bir soru işareti haline gelmekte. Oysa hayvanlar çocuk gelişiminde oldukça önemli bir role sahiptir.
Çocukların doğayla ilişkisi, günümüzde giderek mesafeli ve kısıtlı hale gelmeye başlamıştır. Orta yaşlarındaki kuşaklar büyük şehirlerde “mahalle” kültürünü hatırlayacaklardır. Daha geniş oyun alanları, yeşil alan ve parklar mevcutken günümüzün çocukları bu olanaklardan yoksundurlar. Bilgisayar, çok çabuk tüketilen pahalı oyuncaklar, sürekli ödül sistemi ile çocuğu ikna süreci ve elbette kapalı ya da en azından steril var oluş alanları (ev, yuva, okul) içinde kısıtlanan çocuklar, kapalı bir dünya algısı geliştirmekte, benzerlerine duyarsız, ben-merkezci, bazen oldukça acımasız olabilmektedir.
Doğadan kopmuş bu toplumsal ortamda, çocukların gelişiminde olumlu yönde etkiler sağlayacak unsurların başında “hayvan sevgisi” geliyor.
Sorumluluk Duygusunu Geliştirir
Hayvan-çocuk ilişkisi, öncelikle hayvanın, yani kendisi gibi olmayanın; ama yine de canlı olan bir başka varlığın sorumluluğunu almayı gerektirecektir. Bu, çocuğun ahlâki gelişiminde önemli rol oynayan, onun mutlak bir ben-merkezci olmasının önüne geçebilen bir etki yapar.
Sosyal Beceri Kazandırır
Evcil bir hayvanla oynamak, onunla vakit geçirmek, varlığını kabul ederek onunla iletişim kurmak çocukların sosyal ve iletişim becerilerinin de gelişmesine yardımcı olur.
Sevginin Karşılıklı Olduğunu Keşfeder
Çocuk, duygusal ve maddi anlamda verici olmayan, diğerinden sürekli talep eden, mutlak alıcıdır diyebiliriz ve hayvan sevgisi ile birlikte bu durum değişebilir. Sevgi ve ilgi verdikçe hayvanın, özellikle köpek gibi sadakat duygusu olan canlıların, ona nasıl fazlasıyla karşılık verdiğini gördükçe sevginin erdemini de idrak edecektir. Çocuk daha hoşgörülü, daha verici, daha paylaşımcı, daha anlayışlı, farklılığa daha açık bir kişilik geliştirebilir. Böylece genele oranla, küçük ya da büyük farklılıkları olan başka çocuklara (örneğin zihinsel ya da bedensel engelli, başka bir millete, dine mensup, farklı bir dil konuşanlar gibi) çok daha hoşgörülü olacaktır. Hayvan sevgisinin, çocuklar arasındaki ayrımcılık ve şiddetin önlenmesinde de katkısı büyüktür.
Empati Duygusu Kazandırır
Hayvan, her ne kadar biçim, görünüş ve davranış bakımından insandan farklı olsa da, organik ve manevi anlamda ortak birçok yönü de bulunur. İnsanlar gibi olmasa da, hayvanın da acı çekebildiğini, üzülebildiği, sevinebildiği, sevgi ve bağlılık hissedebildiği, hastalanabildiği, insanlar gibi bir vücut çalışma sistemi olduğu, hatta benzer organları olduğunu öğrenen çocuk, onu artık tamamen yabancı, dolayısıyla korkulacak bir varlık gibi algılamaz.
Psikolog Çiğdem KOLTUK