PsikolojiYaşam

Kaygılı Çocuklar ve Ebeveynlerin Kaygı Dili

Kaygı, kişinin korku verici bir duruma karşı bedensel ve ruhsal açıdan verdiği tepkidir.

Günümüz toplumunda birçok yetişkinde ve çocukta kaygı gözlemlemekteyiz. Kimileri bu durumla sağlıklı başa çıkma becerileri geliştirirken kimileri ise bu durumu kontrol altına almakta güçlük yaşamaktadır. Özellikle kişinin yaşadığı kaygının psikolojik, bedensel ve toplumsal alt etmenleri vardır. Bunlar soydan genetik aktarımın mizaca yansımaları, anne karnı hamilelik dönemi, doğum esnasındaki komplikasyonlar, doğum sonrası bakım süreçlerinde karşılaşılan sorunlar, yaşanılan travmatik olaylar ve çevrenin ve ailenin kaygı dili olarak sınıflandırılabilir. Bugünkü yazımda çevrenin ve ailenin kaygı dilinin çocuklarda ne şekilde karşılık bulduğu üzerine değinmek istiyorum.

… kaygı dili medya tarafından da sürekli çocukların zihnine kaygı pompalamaktadır.

Öncelikle kadim millet olmamızın bu kaygı diline etkilerini bilmekte fayda vardır. Binlerce yıldır tarihimizde karşılaştığımız sayısız savaş, göç, kıtlık, hastalık ve ölüm gibi travmatik olaylar millet olarak bizleri travmatize etmiş ve bu durum bizlerde ortak paylaştığımız bir kaygı dili oluşturmuştur. Kolektif bilinçdışının mirası olan bu dil, ebeveynlerin çocukları ile olan iletişimlerinde şu şekilde ortaya çıkmaktadır: ‘‘Elleme yanarsın, bırak onu elini kesersin, bak şimdi düşeceksin, öyle yeme hasta olursun, ne hesap vereceğini düşün akşama bakalım’’ vb..

Peki aile büyükleri olan yaşlılarımız kaygıyı çocuklarda nasıl beslemektedir ona da bir göz atalım: ‘‘ Allah kızar, şeytanlar alır götürür, gece seni korkuturlar vb. aktarımlarla kaygıyı direk besledikleri gibi, aynı zamanda kendi aralarında yaptıkları sohbetlerle de bu durumu şu şekilde beslerler:‘‘ Filanca kanser olmuş, filanca kaza yapmış kolunu kesmişler, karnı ağrıyormuş önemsememiş sonra ciddi hastalık çıkmış, rahmetli de iyi insandı eşi yalnız kaldı, çocukları çok ağlamış arkasından o ölünce’’ vb. kendi aralarındaki sohbetlerle de çocukların kaygısını dolaylı olarak beslerler.

Ayrıca yetişkinlere hakim olan bu kaygı dili medya tarafından da sürekli çocukların zihnine kaygı pompalamaktadır. Özellikle haberler, diziler ve filmler çocuklarda bu kaygı dilini içselleştiren bir diğer önemli unsurdur.

Ebeveynlerin çocuklarda kaygıyı besleyen bu hususlarda dikkatli olmaları gerekmektedir. Ebeveynlerin bir görevi de çocuklarını korumaktır. Özellikle de çocuğun kaygısını besleyen bu ailesel ve çevresel kaygı dilini kontrol altına almaya çalışmaları ve bu hususta çocuklarını korumaya özen göstermeleri büyük önem arz etmektedir. Kaza olduktan sonra emniyet kemerini takmak nasıl ki yaralanmaya engel olmazsa, çocuklarda kaygı dili içselleştikten sonra bu hususlara dikkat etmekte çok faydalı olmayacaktır. Bu sebepten kaza olmadan emniyet kemerini takmakta fayda vardır.

Psikolog Mehmet ÇAĞ

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu