Romancının Romanı
Elizabeth Costello’ya dair…
J.M. Coetzee, Avustralya’da yaşayan Güney Afrikalı bir yazar ve akademisyendir. (Wikipedia 2020) 2003 yılında Nobel Edebiyat Ödülü’ne layık görülen yazar daha birçok prestijli edebiyat ödülünün sahibi olmuştur. Yazarın “Romancının Romanı” (Elizabeth Costello) isimli kitabı üniversite yıllarımda okuduğum en başarılı ve özgün yapıtlardan biriydi. Roman, yaşlı bir şair ve yazar olan Elizabeth Costello’nun konferansları üzerinden ilerler. Konferanslar kimi zaman sıkıcı, anlamsız ve yararsız gelir insanlara; fakat Costello aykırı düşünceleri ve savlarıyla karşıt görüşleri dahi kendi düşüncelerine dahil eder, onlara olaylara başka bir insan olarak bakmalarına olanak sağlar.
Costello tam anlamıyla bir hayvansever; ancak günümüz hayvansever tanımına sığmayacak kadar hayvanlara olağanüstü bir önem ve saygı yükler. O belki de müthiş bir hayvankoruyan ya da hayvansayan; çünkü hayvanların bizden hiç farklı olamadıklarını ileri sürer. Hatta Costello’ya göre onlar bizden daha masumdur. Evet, belki düşünme yetileri yok, ama bu bizi onların etlerini yememiz onlara işkence etmemizi gerektirmez Costello’ya göre. Roman konusunda ise söyleyeceği çok şey var… İnsanların çeviri romanlardan aldıkları nedir sahi, onları gerçekten algılıyor muyuz ?.. Farklı kültürlerin dilleri, yaşayışları ve inanışlarını ne derece algılayıp anlamlandırabiliyoruz? Popüler bir akıma kapılıp giden bir “sürü” olarak, kitap okumanın bir romanı anlamanın ne demek olduğunu gerçekten biliyor muyuz?.. Görmek, okumak değildir. Kimisi gördüm demek için okur ve aslında bu en büyük kötülüktür yapıta. Yazar anlaşılmak; roman ise özümsenmek, ilgi ve anlayış ister. İyi bir okuyucu bunları karşılamalıdır. İyi bir yazarın en büyük düşüdür anlaşılmak. Yazar bir şey anlatmak ister, bir şeyler bağırır tümcelerin ardından.
Ve yaşlılık… Yaklaşan bir delik, bütün umutları yutarmışçasına… Çaresiziz zaman karşısında evet, üstüninsan kavramı da yalnızca soyut bir kavram. Yani Costello’ya göre yalnızca düşünce anlamında üstündür insan. Aslında fiziksel olarak öyle güçsüzüz ki ve en önemlisi göremediğimiz ama varlığını en ağır şekilde hissettiğimiz zamanın acımasız dişlileri arasında öğütülüyoruz. Huysuz bir ihtiyar olarak kalıyoruz yenilerin aklında. Onlar öylece yaşıyor işte, ileride keşke denecek onca anı biriktirerek.
Bir de yapıtlar var. Elbette onlar da yaşlanıyor. Kimisi şarap gibi bir değerle ölçülüyor. Ne kadar yıl geçirmişse o kadar sanatsal, o kadar değerli oluyor insan gözünde. Ama kaç kişi tam olarak bu yapıtların değerini bilebiliyor ki… Bir klasiğin el yazması mesela… Dokunulamayacak kadar değerli değil mi, hiçbir kopyanın vermediği bir kutsallık yok mu onun satırlarında?.. O kağıdın değerini şimdi nasıl bilebilir ki tüketmeye esir olmuş insanlar…
“İnanç sahip olduğumuz tek ahlaki dayanak değildir. Kalbimize de kulak verebiliriz.”
Ve inanç… Bazen insanlar inanmadığı şeylere inanma süsü vererek bunu toplumda gösterme yoluna giderler. Böylelikle çoğunluğun saygısını kazanırlar. Aferim bekleyen çocuklar gibidir bu insanlar. Tehlikenin olduğu nokta tam da bu; yani aslında bir şeyi hiç benimsemeden ona inanmadan, onu sevdiğini ona inandığını ifade etmek… Aslında inançlarımız insan ilişkilerimizle de güçlü paralellikler gösterir. Çoğu kez insanlar sevmedikleri insanlara dünya güzel söz söyleyip çok değerli sözcüklerin de özelliğinin yitirmesine sebep olurlar. Üstelik bu aldatma zinciri ömür boyu her alanda devam eder. Bedensel, maddi, manevi vb. çıkarlar doğrultusunda takiye yapılır ve böylece bir yaşam sürüp gider.
Costello’nun değindiği en önemli noktalardan biri bu; o inanmadığı içinde hissetmediği bir şey hakkında insanları kandırma yoluna gitmez. Kendi çıkarılarını bu yolla elde etmeye çalışmaz. O bir yazar, dürüstlük hakkında çok şey bilir. O, Costello olduğu için kim olması gerektiğini bilir. Bir başkası değil kendisi gibi yaşar ve bunu sonuna kadar savunur. Costello, rahibe olan kızkardeşini de sonuna dek savunmasını bilen bir yazar. Kendi inançları dışında başkalarının da inançlarına saygı duyacak kadar tahammülü var. Hele de bir ihtiyarken ve bunun ağırlığını tüm benliğinde duyarken… İşte Costello karakteri birçok açıdan incelenmesi, ders çıkarılması gereken bir karakter. Ben Costello’ya kulak verdim ve şimdi daha çok yakınım gerçeklerime.
Yıldız TOKMAK
Kaynakça
Wikipedia. (2020). 08 Ağustos 2020 tarihinde https://tr.wikipedia.org/wiki/John_Maxwell_Coetzee adresinden alındı