PsikolojiYaşam

Deri-Benlik

Deri, benliğimizin kabuğu gibidir. Dünyaya gözlerimizi açışımız, dünyayı keşfetmeye başlayışımız dokunuşlarla gerçekleşmektedir. Bir annenin bebeğine temas şekli bebeğin benlik algısı üzerinde önemli bir rol oynamaktadır. Benlik geliştirme sürecimizde temasların önemi oldukça büyüktür.  Şefkatli veya şiddetli bir temasın yarattığı etkiler birbirinden çok farklıdır; bu farklılıklar bebeklik döneminde dahi hissedilebilmekte ve benliğimiz tarafından kayıt altına alınabilmektedir.

Psikolojide bozukluklar nevroz ve psikoz olarak sınıflandırılmakta, bu iki sınıflandırma arasında kalan durumlar için de “sınırda” mefhumu kullanılmaktadır. Özellikle çocukluk döneminde yaşanan çatışma, engel ve travmalar sınır kişiliklere neden olabilmektedir. Geçmişten günümüze derinin işlevi ve yapı arasındaki ilişki araştırmacılar tarafından sorgulanmıştır. Fransız psikanalist Didier Anzieu de derinin işlevi ve benlik üzerine uzun yıllar çalışmalar yapmış önemli bir araştırmacıdır.

Deri-benlik (le moi-peau) 1974 yılından itibaren Didier Anzieu tarafından geliştirilmeye başlanmış, psikanalizin önemli mefhumlarından biridir. TDK (TDK 2020)’ya göre “Bir kimsenin öz varlığı, kişiliği, onu kendisi yapan şey, kendilik, şahsiyet” olarak tanımlanan benlik kavramı varoluşumuzun ve psikolojik durumumuzun önemli bir temsilidir. Anzieu, yaptığı araştırmalarda ve kitaplarında derinin işlevlerine değinmiş ve derinin önemine vurgu yapmıştır. Dış dünya ve iç dünyamız arasında bir duvar olan deri düşündüğümüz zaman bizi koruyan narin ve değerli bir kabuk gibi görünmektedir. Dolayısıyla var oluşumuzdan bu yana derimizin maruz kaldığı birçok durum ve temas bizim için önemlidir.

“Deri deriye erken bir iletişim vardır; deri ilk anlamlı alışveriş organıdır; devinimi yankılama ve söyleneni yankılama edimleri ancak ritmi yankılama, ısıyı yankılama, dokunmayı yankılama edimlerin kökensel zemini üzerinde gelişme imkanı bulabilir.” (Anzieu, 2008, s. 201)

Çocuğun ruhsal bir içeriğe sahip olabilmesi için kişiliğin derinliğinde bulunan “deri-benliğe” ihtiyacı vardır. Deri-belik, benliğin deri üzerine yayılmasıyla oluşmaktadır. Doğduğu andan itibaren bir bebeğin anne tarafından sevilme ve dokunulma ihtiyacı vardır. Bebeklik dönemindeki temaslar narsistik özellikleri, libidinal yatırımları ve kişilik gelişimini önemli ölçüde etkiler. Bebeğe yeterince temas ve sevgi gösterilmediğinde; yahut kötü temaslarda bulunulduğunda ileri dönemlerde kişide çatışma, kopma ve patolojiler ortaya çıkabilir. Bu kavrama göre, deri-benliğin üç işlevi vardır: benliği bütünleştirmek, ruhsallığın koruyucu sınırını oluşturmak ve karşılıklı alışverişte filtre görevi.

Deri-benlik perspektifinden baktığımızda, derinin işlevi benlik gelişimimizde ruhsal sağlığımızın bütünlüğünü korumamız anlamında oldukça önemlidir. Günümüzdeki insan ilişkilerine değinecek olursak birbirinden oldukça farklı yaklaşımlara sahip ilişki tiplerinin mevcut olduğunu görüyoruz. Kimi insanların dokunsal olduklarını kimilerinin de dokunsal olmadığını gözlemleyebiliyoruz. Sonuç olarak erken dönemde yaşanmış çatışma, travma ve sağlıklı geçirilmemiş evrelerin ileriki yaşantımızda hem insanlarla olan ilişkilerimizi hem de yaşama bakış açımızı oldukça etkilediğini söyleyebiliriz. Bu anlamda Didier Anzieu’nün “deri-benlik” kavramı üzerine yaptığı çalışmalar, psikoloji alanında önemli bir yere sahiptir.

Yıldız TOKMAK

Kaynakça

Anzieu, D. (2008). Deri-Ben. sy.201. İstanbul: Metis Yayınları.

TDK. (2020). Türk Dil Kurumu Sözlükleri. Nisan 24, 2020 tarihinde https://sozluk.gov.tr/?kelime= adresinden alındı

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu