PsikolojiYaşam

Savaş Psikolojisi

Savaş Psikolojisi

Savaş psikolojisi; klinik psikoloji, psikiyatri, tarih ve psikotarih bilimlerinden faydalanmaktadır. Tüm bu alanları kapsayarak, savaşların psikolojik kökeni, sürdürülmesi ve olumsuz etkilerini ele almaktadır.

Psikotarih ve klinik psikoloji perspektifinden açıklandığında, erken yaşlarda çocukluk çağı travmalarına maruz kalan bireyler, bu travmatik yaşantıları dissosiye ederek ‘’yok sayarak’’ hayatlarını devam ettirmektedirler; empati eksikliği ve şiddet eğimli çocuk yetiştirme stilleri ile yetiştirilen bireylerin, yetişkinlik döneminde kendileri gibi “travmatik geçmişe maruz kalan” baskın liderler tarafından yönetilmeye istekli ve eğilimli olmaktadırlar (Derin & Öztürk, 2020).

Bu bağlam incelediğinde, psikopatolojilerin kuşaklararası geçişi açıkça görülmektedir (Derin & Öztürk, 2020) ve yanlış çocuk yetiştirme stilleri ile acımasızca büyütülen nesiller, savaş olarak toplumlara ve bireylere geri dönmektedir.

Uzun süreli savaşlar, toplumsal travmalara neden olmaktadır ve bireylerin psikolojilerini önemli düzeyde etkilemektedir; aynı zamanda bireylerin gündelik yaşamında tecrübe ettiği problemlerle başa çıkmak için gerekli olan becerilerini de uzun vadede olumsuz yönde köreltmektedir ve toplumla uyum içinde yaşamasını engellemektedir. Uzun süreli savaşlardan sonra bireylerde büyük bir oranda dissosiyatif bozukluklar, travma sonrası stres bozukluğu, madde kullanım bozukluğu  ve majör depresyona rastlanmaktadır. Ek olarak, bu patolojiye maruz kalmanın yanında, savaş ve terör gibi travmatik yaşantılar kitlelerin ömür boyu güvenlik algısını olumsuz yönde etkilemektedir, kalıcı izler ve korkular bırakmaktadır (Derin & Öztürk, 2020).

Savaşın ortaya çıkardığı travmalar; toplumun sosyal yapısında önemli oranda psikopatolojilere neden olurken, toplumsal travmalardan olumsuz etkilenenler sadece savaşa maruz kalan bireylerden oluşmamaktadır. Olay anında savaşa maruz kalan bireylerin sosyal medyada gösterilmesi ve dramatik bir şekilde lanse edilmesi de diğer toplumların travmalara dolaylı olarak maruz kalmasına sebep olmaktadır (Derin & Öztürk, 2020; Pfefferbaum, 2003).

Ruh sağlığı uzmanları, savaş mağdurlarının gündelik yaşamındaki becelerini ve ve işleyişlerini sağlayarak, topluma tekrar entegre olması üzerine çalışmalar yapmalıdır. Savaş gibi geniş toplulukları etkileyen travmatik olaylarla baş edilmesinin yanı sıra, tedavi sürecinden sonra da tetiklenmeyi ve büyümeyi engelleme sürecinde de destek sağlamalıdır (Sprang, 2003; Waugh, 2001; Derin & Öztürk, 2020).

Uzman Psikolog Senem Ağbulut

17 Mayıs, 2024

Kaynakça

Derin, G., & Öztürk, E. (2020). Savaş ve Terörizm: Psikotravmatolojik Temelli Teorik Bir Yaklaşım. Aydın İnsan Ve Toplum Dergisi, 6(1), 11-36.

Sprang, G. (2003). The psychological impact of isolated acts of terrorism. In: Silke A, ed. Terrorists, Victims and Society. (1st ed.) (133-159). England: John Wiley and Sons.

Pfefferbaum, B (2003). Victims of terror and the media. In: Silke A, ed. Terrorists, Victims and Society (1st ed.) (175-187). England: John Wiley and Sons.

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu