Felsefe

Gustave Flaubert – Madame Bovary

“Gelecek karanlık, kapkaranlık bir koridordu, kapısı da sımsıkı kapalıydı.”  

Gustave Flaubert ilk romanı olan Madame Bovary’yi 1851’de yazmıştır ve 1857 yılında yayımlanmaya başlamıştır. Fakat toplumun ahlaki ve dini duygularına hakaret ettiği gerekçesiyle bir süre yasaklanmıştır. Daha sonra yasak kaldırılmıştır.

Toplumsal Gerçekçi Roman

Fransız edebiyatında ”ilk toplumsal gerçekçi roman” olarak edebiyata geçen Madame Bovary kendisinden sonra yayımlanan kitaplara öncülük etmeyi başarmıştır. Gerçekçilik akımının baş yapıtlarından biri olan bu kitap, kendisinden önceki Romantizm akımının etkilerini tamamen yok etmiş diyemeyiz. Flaubert’in sade ve akıcı üslubuyla olaylar açıkça anlatılmış ve duygular öyle açık bir şekilde ifade edilmiş ki romantizmin eleştirisini net bir şekilde görebiliriz.

Asıl adı Emma Bovary olan Madame Bovary tam olarak işte bu akımın eleştirisidir. Kendisi, hayatına anlam katacak mükemmel bir aşkı arıyor. Charles adında bir doktor ile evli olan Emma maalesef aradığı aşkı bulamıyor. Ne yapacağını, arzuladığı hayata nasıl başlayacağını kestiremeyen Emma okul zamanı edindiği kitapları okuyarak hayatını tamamen değiştireceğine inanıyor. İçsel/ruhsal analizlerin yapıldığı bu romanda Emma karakteri okuma kitaplarıyla aradığı aşkı bulacak derken tam olarak ahlakını,servetini ve kendisini uçuruma sürüklüyor. ”Nasıl ?” Sorusunu duyar gibiyim. İşte Flaubertin stiliyle yer yer çok şaşıracağınız, yer yer çok duygulanacağınız hatta karmaşık duygulara girebileceğiniz inanılmaz ruhsal analizlere tanık olacağınız mükemmel bir anlatı, muazzam bir kitap.

Tabi ki sadece Emma karakteriyle romantizm akımına şahitlik ediyoruz. Diğer tüm karakterler birer realitedir. Realizmîn etkilerini Homais adında bir eczacı bize gösteriyor. Döneme boy gösteren burjuvazi kesimin yaşamı, insanlara yaşattıkları, para ve 19. yüzyıla damga vuran paranın gücü, verilmek isteneni olabildiğince önümüze seriyor. Nitekim sefalet içinde olan halkın durumunu, kapitalizmin varoluşunu basitçe anlamak oldukça mümkün. Üstelik olaylar birbirine öyle bağlanmış ki hem aşk, hem din, hem siyaset, hem ekonomi birbirine uyumlu bir şekilde kopukluk olamadan harmanlaştırılmış. Dahası bu kitaptan sonra “bovarizm akımı” oluşmuş ve psikolojide tatminsizlik, memnuniyetsizlik anlamına gelen bir rahatsızlık olarak ortaya çıkmıştır. Şüphesiz ki kitabı okuduktan sonra siz de bir karakteri kendinize benzetecekseniz. Birden çok duyguyu birlikte tadacağınız Madame Bovary şaheserini içtenlikle okumanızı tavsiye ederim.

Demet TOSUN

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu